Sana kimden haber vereyim? Kartala binip dünya gezegenden, okuyandan, yazandan, az danışandan, kara gülmezden, kürek ile çorba içinden, mızmızlık edip tilkiye binenden, tatlı dilliden, horoz belinde bostan ekenden, gevezeden, küseyenden, buzağıya binip çay geçenden, tembelden, işbilirden, usta kişiden, arkadaşını satandan, mert çocuktan, cesurdan, gemiyi atla çekenden, sözünde durmayandan, arabayı denize sürenden, yalanı öarifet bilenden, civcivle dağ aşandan, ceryanı kamçı yapandan, aksakaldan, Alp Er Tonga'dan, DeliDumrul'dan, Dede Korkuttan, dürüstlükten, mertlikten, ne bileyim neden, ben bilirim bundan..Masalı düşündüm ondan, şundan..Rahmet yazana, lanet bozana..Söz kalsın, yazı çoğalsın, şimdi gelelim yeni masala:
Bir varmış, bir yokmuş, ben diyeyim eski zamanlarda, siz deyin kendi aramızda bir Keloğlan varmış. Anası ile birlikte, Anadolu'nun uzak bir köyünde yaşarmış. Kulakları iri mi iri, çirkin bir oğlanmış. Kafası kel, tepesinde tek bir saçı varmış. O saçı hiç mi hiç kestirmez, uzadıkça uzar, başında kıvrılıp yatarmış. Yatarmış ama bazen sağ kulağına, bazan sol kulağına sarılır bir tehlike olunca havaya dikelirmiş.
(Kitabın İçinden)