İhtiyar adam piposunu ağzından çıkardı ve "Hiç kimse sevdiği kadınla evlenmez," dedi. Sonra da kıkırdayarak, "Evlendiğim kadından daha çok hoşlandığım on beş kadar kadın oldu hayatımda," dedi ve bir sürü kadın ismi saydı.
İnkar etmiş olmak için hem gerçek hem de mantıksızlığı inkar etmektense, çokça mantıksızlığa ve biraz gerçeğe inanmak daha az kuşku doğurur, aksi halde ne adımlarımıza yol gösterecek sazdan bir kandil ne de önümüzdeki bataklıkta oynaşan bir ışık vardır artık, ve kaçınılmaz gereksinimler biçimsiz gulyabanilerin yaşadığı büyük boşluğa sürükler yolumuzu.
Kör olmasına rağmen, bir eş bulmakta zorlanmadı, dahası, seçti ve aldı. Bir serseri ile bir dahinin bireşimiydi. Bu da, kendisi geleneksel olsa bile, umulmadık, işbilir ve şaşırtıcı erkeklerden hoşlanan kadın ruhuna hitap ediyordu.
Zaman yok olup gider
Sönmüş bir mum gibi,
Ve dağlar ile ormanlar
Doldurur vadesini, doldurur vadesini;
Ama ateş cevheri ruhların
Eski tatlı bozgunu.
Sen bir yere gidemezsin.
Zaman yok olup gider
Sönmüş bir mum gibi,
Ve dağlar ile ormanlar
Doldurur vadesini, doldurur vadesini;
Ama ateş cevheri ruhların
Eski tatlı bozgunu,
Sen bir yere gidemezsin.
Bir insanın duyduğu ya da gördüğü şeyler yaşamın iplikleridir, ve onları belleğin örekesinden dikkatle çekebilirse, onların hakkını veren inanç giyitlerini dokuyacaktır. Diğerleri gibi ben de kendi giyitimi dokudum , onun içinde ısınmaya çalışacağım ve üzerime olmamazlık etmezse mutlu olacağım.
Katışıksız duygularımızın olmaması yaşamdaki büyük dertlerden biridir. Düşmanımızda sevdiğimiz bir yön, sevgilimizde ise hoşlanmadığımız bir yön her zaman vardır. Bizi yaşlandıran, alnımızı kırıştırıp gözlerimizin çevresindeki izleri derinleştiren, ruh durumlarının bu karmaşasıdır.
"Haydi yürüyelim, masal anlatıcıları, yüreğin özlediği yem her ne ise ona sarılalım ve korkmayalım. Her şey canlı, her şey gerçek, ve yeryüzü ayaklarımız altındaki yıkıntı sadece."
Umut ve Belleğin bir kız çocuğu vardır ve onun adı Sanat'tır, ve insanların giyitlerini savaş sancağı olarak çatallı dallara astığı umutsuz düzlüklerden uzakta kurmuştur yurtluğunu. Ey sevgili kızı Umut ve Belleğin, biraz benimle kal.