Kemalist Devrim 5

Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları

Doğu Perinçek

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Atatürk'ün 15 yıl Dışişleri Bakanlığı'nı yapan Tevfik Rüştü Aras da, o dönemin ideolojik yönelişini açıkça saptar; CHP kurulurken programa sosyalist ilkeleri geçirmeye çalıştıklarını ve sosyalizmin en temel ilkesi olan emek ve kabiliyete göre gelir sisteminin prog­ramda kaldığını belirtir. Aras, "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesinin sosyalist bir görüşü içerdiğini de anlatmıştır. Yine Aras'a göre, Amasya Komutanlar Toplantısı'nda kabul edilen, "gereğinde Bolşe­vik olma" kararı, Kurtuluş Savaşı boyunca geçerli kalmıştır. Aras, bu gerçeği şöyle ifade ediyor: "Batı ülkeleri bize hayat hakkı tanı­mıyordu. Atatürk, 'Bizi dünya tanımazsa, komünistlerle birlik olur, kurulan yeni dünyada yerimizi alırız. Fakat memlekete yabancı eli sokmayız. Görüşümüzde samimiyiz. Bu bir oyun değildir. Ama ne olursak biz oluruz, asla yabancı eli karıştırmayız' diyordu."
Kemalizm, varlık ile bilgi arasındaki ilişkiye de materyalist bir yanıt vermiştir; insanın evreni bilebileceği kanısındadır. Tarih kitapları, bilgimizin sınırının "son yüzyıllarda yapılabilmiş keşiflerin ötesine geçemeyeceğini" belirtirler. Ancak her günkü yeni keşifler­le "bilgilerimizin sınırı gittikçe genişlemektedir." Atatürk, insan zekasının doğanın sırlarını çözeceğine ve beklenilen gerçekleri or­taya koyacağına "kesin" gözüyle bakar. Doğada hiçbir şeyin yok olmayacağından hareketle, ilerde insanlığın geçmişten kalan ses dalgalarını da saptayabileceğini ve binlerce yıl önce söylenmiş söz­leri belirleme olanağına kavuşacağını belirtir. Görüldüğü gibi, Kemalist devrimciler, bilinmezci idealizmi reddederler.
Reklam
İnsanlığın parçası olan insanlar, iyilik ve erdemle bencillikten kurtuldukları oranda, insanlığın belleğinde ölümsüzle­şirler.
Kemalizmin aslında milll bir sosyalizm olduğunu Yakup Kadri Karaosmanoğlu Atatürk yaşarken açıkça belirtir: "Atatürk ilkelerine milli sosyalizm ismi verilebilir. Yalnız ha­tırlatmak isterim ki, ben milli sosyalizm deyimini kullandığım zaman Hitler ortada yoktu, henüz bu deyime sahip çıkmamış­tı. ( . . . ) Atatürk devlet başkanı olmuştu. Bir devlet başkanı da sosyalizm diyemezdi ya. Bu iş etrafındakilere düşüyordu.”
Sayfa 112Kitabı okudu
D'Holbach, Hıristiyanlığı eleştirmekle yetinmemiştir, doğayı yaratan bir varlığı da kabul etmez. Kemalist önderlik de aynı tavrı benimsemiştir. ''D'Holbach, tanrı kavramını, ilkel insanların doğa olayları karşısında duyduğu korku ve cehaletle açıklar. Dinin kökeni, çoğunluğun korkusu ve azınlığın yalanıdır. Eğer insan hayatında fenalık olmasaydı, Tanrı düşüncesine de hiç bir zaman ulaşılmayacaktı. Doğa felaketleri, açlık, salgın hastalıklar, bütün bunlar, insanı korku ve kaygıların içine iter. Bu edenle insan, bilmediği her olay karşısında huzursuzluğa ve korkulara kapılır. Özellikle sel, deprem, volkan patlamaları gibi doğal olaylar karşısında kendisini çaresiz görür. D'Holbach'a göre, ilkel insan, bilgisizliği temelinde, taşların, ırmakların ve doğal güçlerin maddelerinden ayrı bir ruhları olduğu fantezisini kurmaya başlar. Bunun sonucunda eski yasa koyucuları, peygamberler, büyücüler ve halkın diğer eğiticileri, kendi çıkarları uğruna halkı aldatmaya ve tanrısal dogmalar yaratmaya başladılar.
Sayfa 84 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.