Üç ayrı insan, üç ayrı hayat; Casanova, Stendhal ve Tolstoy. Bu üç yaşamı derinlemesine inceleyen, didik didik edip, parçalarına ayıran Zweig.
Kitabın en iyi araştırılan ve bizlere kadar uzanan kısmı ise Tolstoy' un hayatına yönelik olan kısmı.
Hayatında arzu ettiği bir şey kalmamış ve bir defasında mektuplarından birinde insanoğlunun en cüretkâr cümlesini "Mutluluğum sınır tanımıyor" yazan Tolstoy' a Hiç' liğin uğraması: "Nesnelerin arkasındaki hiçliği görmüştü" (s.250) ardından gelen yarılma; dibe doğru derinleşen ince, kara bir yarık..
Zweig' ın kendisinde de var olan -ve belki de onu intihara götürecek yolun taşlarını döşeyen- kendisi ve nesnelerin geçiciliğinin farkına varıldığı an insanın içinde açılan o uçuruma bakma süreci.
Zweig, Dostoyevski' den sonra yine aynı lezzet ve üslupla inceliyor Tolstoy' u.
Kitabın 306. Sayfasındaki:
'-Tolstoy' un şu sözünü hep tekrar etmek gerekir: "Kendi hayatının nöbetini tutmak." '
bu cümlenin üzerine söylenecek bir şey kalmıyor.
...