Güç de para da nüfuz da ondaydı. Gazetenin hem sahibiydi, hem yazıişleri müdürü hem de onun yardımcısı. Hem Dışişleri Bakanıydı hem Yargıç. Kriket oyuncusuydu, yarış atları da onundu, yatlar da. Hissedarlarına yüzde iki yüz kâr payı dağıtan şirketin müdürüydü. Kendisinin yönettiği vakıflara ve üniversitelere milyonlar bırakıyordu. Film yıldızını havada asılı tutuyordu. Kasap bıçağındaki saç telinin insana ait olup olmadığına o karar verecekti; katili beraat ettirecek de oydu, mahkûm edecek de, asacak da oydu özgür bırakacak da o. Sis dışında her şey onun kontrolü altında görünüyordu. Yine de öfkeliydi.
Onları korumayı bırakın. Bırakın aynı uğraşlarda, aynı etkinliklerde yer alsınlar. Bırakın asker olsunlar, denizci olsunlar, makinist olsunlar, tersanede çalışsınlar.... Kadınlık korunan bir meşgale olmaktan çıkınca her şey olabilir...
"Gerçeklik" ike kastedilen nedir? Oldukça değişken, oldukça güvenilmez bir şey gibi görünüyor; bazen tozlu bir yolda bulunuyor; bazen sokaktaki bir gazete parçasında bazen ise gün ışığının altında bir nergiste.