Kent İlişkileri

Rasim Özdenören
kentlerin anası, bu demektir ki, öteki bütün kentleri doğuran kent... ifade edilmek istenen husus açıktır: bir kent, bir Allah'ın evine istinaden yola çıkılarak inşa edilmişse bekasını korumaya muktedir olabiliyor.
İnsan, kaçarak bir yere vardığını sanabilir: oysa o, kaçarken, nereden ve neden kaçıyorsa onları da yanında sürüklemiş olduğunu ancak o son ânda ayrımsayabilecektir. Kimden ve ne'den kaçılmışsa aslında onlar da yedekte sürüklenmiştir. Kaçan kimseyi umutsuzluğa sevk eden amillerin arasında bu durumu da zikretmemiz gerekiyor. Bir eylem olarak
Sayfa 67 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Timon, ormandaki mağarasında yaşarken yemek için ağaç kökü ararken altın bulur ve altına şöyle seslenir: "Bu sarı köle dinleri yıkar da, yapar da; cehennemliği cennetlik eder; hırsızları başköşelere oturtup şanlar, şerefler, alkışlarla senatörler arasına sokar." Timon'un altın bulduğu duyulunca eski dalkavuklar da ormanda onu ziyaret etmeye başlarlar. Timon, böyle bir anda kendi kendine söylenir: "Bulacaksınız beni. Ne yaman bir tanrı ki şu altın, domuz ahırlarından daha pis bir tapınakta bile tapıyor insanlar ona!"
Sayfa 58 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Bir muhataranın bedeli ödenmeden, hiçbir yolculuk hiçbir yere varmaz. Benim en müemmen diye bildiğim bir yolculuğun bile bir muhatarası ve dolayısıyla bir bedeli bulunmaktadır.
Sayfa 72 - İz YayıncılıkKitabı okudu
"Modern hayat" hiç bilmediğin bir kentte, dünyanın en büyük kentinde bile olsanız, hiç kimseyle hiçbir şey konuşmadan, size asla kimseyle konuşma ihtiyacını hissettirmeden, gündelik işinizi kendi kendinize yapmanızı sağlıyor
Sayfa 21
Anlatıyorum: sanıyorum, bu binaları yapan mühendislerin yanında mimarları da varsa, onların her biri, hangi ülkede tahsil görmüşse, orada öğrendiklerini burada uygulamaya kalkışmış. Fakat bu binaların arasında ufacık bir uyum, bir ahenk mevcut değil. Tümüne birden topluca bakıldığında tam bir kargaşanın hakimiyeti ortaya çıkıyor.
Sayfa 16
Reklam
“Modern hayat” hiç bilmediğin bir kentte, dünyanın en büyük kentinde bile olsanız, hiç kimseyle hiçbir şey konuşmadan, size asla kimseyle konuşma ihtiyacı hissettirmeden, gündelik işinizi kendi kendinize yapmanızı sağlıyor. Yeter ki, sizin yerinize konuşmanın işlevini yerine getirebilecek parasal tedariğinizi hazırlamış olun.
Sayfa 21
"Kent hayatının mekânsal boyutunun yozlaşmaya uğraması, aslında belki de insan düşüncesinin yozlaşmaya uğramasının yansıması olmuştur denebilir."
Sayfa 153 - İz Yayıncılık /2009Kitabı okudu
Kaçan kimsenin sırtı sitesine dönüktür. Oysa hicret edenin yüzü dönüktür sitesine.
Reklam
Ben,bedevinin yozlaşmışındann,bir kentinin yozlaşmış olanına oranla daha çok korkarım ve ondan daha çok çekinirim..
Biri yaşasa bile ölmüş gibidir;öteki ölümüyle bile meydan okumaya devam eder.
"Günden güne derdim artar Varsam Lokmana Lokmana."
Zaman zaman, dön dolaş aynı noktaya gelip takıldığımı, belki daha isabetli bir ifadeyle hiçbir yere kıpırdamamış olduğumu hissediyor; yalnız bunu hissetmekle de kalmıyor, bu hissi de daha önce yaşamış olduğum hissine yakalanıyorum.
Sayfa 80 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Eğer günümüzde, içinde yaşadığımız kentler bizi ölüm gerçeğinden uzaklaşmış, ona yabancı düşmüş bir yaşantıya götürüyorsa, bunun sebebi, Müslümanların kendilerine özgü olması gereken hayatı yaşayıp yaşayamadıklarında aranmalıdır.
Sayfa 186 - İz YayıncılıkKitabı okudu
169 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.
Resim