Farkındalığına ulaşmamız gereken en önemli refleksimiz
İnsan yemek yer ve beden bunu enerji üretmek, yaşamını sürdürmek için sindirir. Gıdayı yakmak için oksijen gereklidir, bu yüzden hava alır. Yiyecekler yandıktan sonra, karbondioksit gibi fazlalıkları dışarı atmak önemlidir. Nefes almak budur. Ancak, karmaşık modern dünyada yaşayan insanlar öfkeli, depresif ha le gelirler ve damarlarını daraltırlar. Ciğerler tarafından içeri çekilen oksijen, damarlar sayesinde bütün bedene yayılır. Ama damarlar daralırsa oksijen geçişi zayıflar. Karbondioksitin ciğerlere dönüşü de engellenir. Bedende kalan yiyecekler tam olarak yanamaz. Bu yetersiz yanma, hastalıklara neden olur.
Her yıl 3 Ocak'da yaklaşık 300 öğrencimi Misogi yaptırmak için Tokyo'nun kuzeyindeki Kinu Nehri'ne götürürüm. Mayolarımızı giyerken savaş sanatlarının geleneği olan büyük bir "Kiai" narası atarız. Bedenlerimizi soğuk suyun içine boğazımıza kadar sokar ve üç-dört dakika orada kalırız. Nehir kıyısına ıslak bir havlu sererseniz, çakıl taşlarının havluyu dondurduğunu görürsünüz. Ama kimse hastalanmaz. Öğrencilerin yaşları dokuz ile yetmiş arasındadır. Nehire girdiklerinde yıl boyunca asla hastalanmazlar. Çünkü şöyle düşünürler: "Kışın ortasında soğuk nehirde yüzdüğümde soğuk almadım. Üzerimde giysilerimle sıcak bir odada oturduğumda neden hastalanayım?" Bu düşünce kalıbını kafanıza yerleştirirseniz, soğuk algınlıklarına karşı bağışıklık kazanmak için kışın ortasında nehire girmeniz bile gerekmez.
İnsan temel olarak uyanıkken Ki'sini tüketir ve uyurken evrenden tekrar alarak yeniler. Hayatta kalmak için giyecek, yiyecek, barınak, su ve hava gereklidir ama yeterli değildir. Ki olmadan insan hayatta kalamaz.
Eski model bir su pompası suyu çekmeyi bıraktığında, kolu birkaç defa hareket ettirirsiniz. Su akmaya başlayınca da, kendi başına doğal olarak devam eder. Aynısı yaşam gücü için de geçerlidir.