Melekler, küçük kızı ve büyükannesini yukarıya, çok yukarıya; soğuğun, açlığın, yoksulluğun olmadığı ve de gözyaşlarının bulunmadığı ışıl ışıl bir ülkeye götürüyorlardı.
Ertesi sabah yoldan geçenler, bir kapının eşiğinde, başı duvara dayalı oturan küçük bir kız buldular. Ölmüştü.