En son Yavuz Bahadıroğlu'nun Buhara serisini okuduğum zaman bu duyguları hissetmiştim; Savaşı, işgali, mücadeleyi, zulmün kıskacında çığlıklara bürünen insanları, cesareti, ihaneti, fedakarlığı azmi ve dahası... Bir ülkenin şehrin binlerce nefesin yok oluşunu.
Bağdat savaşını ve putperest moğolların zulmünü ele alan kitap duyguyu çok iyi işlemekle beraber 21.yy dünyasını anlatıyor sanki. Bir yerlerde zulumler savaşlar olurken bu benim işim değil diye kenara çekilen insanların zamanla nasıl bir hataya düşüp imani yok oluşlarını ve ilmin, okumanın yani kelimenin ne demek olduğunu anlatıyor kitap.