Kılıç Yarası Gibi

Ahmet Altan

Kılıç Yarası Gibi Konusu

Ne gariptir ki, imparatorluğun çöküşünün ilk izlerini görmesi, ihtiyarlığı andırır endişeli bir sıkıntıyı ilk hissedişi de Sultan`ın dönüşüne rast geliyordu, belki de eski karısı geri gelmese imparatorluğun çöküntüsünü bu kadar çabuk görmeyecekti. Sabaha kadar, uzun gecelik entarisiyle konağın içinde dolaşmış, biraz serinleyebilmek için bahçeye çıkmış ve acının da çeşit çeşit olduğunu keşfetmişti; terk edilmekle özlemek başka başka acılar yaratıyordu. Kaybetmenin acısıyla kavuşamamanın acısı birbirine benzemiyordu; karısı kendisini terk ettiğinde onu bir daha göremeyecek olmanın kederine, kırılan gururunun ve kendisini alaycı bakışlarla süzen gözlerin yarattığı aşağılanmışlık duygusu da karışmıştı. Şimdi özlerken ise ıstırap çırılçıplak ve katışıksızdı, bu nedenle de daha sarsıcı; tek tesellisi bunun ilk acı kadar uzun sürmeyeceğini bilmekti. "Eğer seversen, hissediyorsun," demişti Osman`a, bunu öyle bir söylemişti ki, Osman anlamıştı ne demek istediğini; gerçek bir sevginin hiç bitmediğini, hiç ölmediğini, azalsa da hiç yok olmadığını Osman bu tuhaf, bu manasız cümleden öğrenmişti. Aynı acıyı babasından bir miras gibi tevarüs eden Hikmet Bey ise, ölmeden önce, hatıratına, biraz da edip arkadaşlarının etkisiyle daha edebi yazmıştı bu konudaki duygusunu: "Hakiki aşk kılıç yarası gibidir, yara kapansa da izi mutlaka kalır." Ödüller : 1999 Yunus Nadi Roman Ödülü
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 58 dk.Sayfa Sayısı: 352Yayınlanma Tarihi: Mayıs 2017İlk Yayınlanma Tarihi: 1999Yayınevi: Everest Yayınları
ISBN: 9786051416182Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:

Puan

8.210 üzerinden
480 Puan · 72 İnceleme

Kılıç Yarası Gibi Yorumları ve İncelemeleri

Tümünü gör
CLARİSSA

CLARİSSA

@CLARISSA12
·
08 Eylül 2022 21:39
Puan vermedi
Ölülerin ağzıyla konuşan Osman anlatıyor. Mehpare Hanım şeyh efendi ile bir buçuk yıl evli kaldıktan sonra boşanır bir tane de kızları olur şeyh efendi başka birisiyle evlenir ama Mehpare hanımı yıllar da geçse unutamaz. Hep haberini alır kalbinde farklı bir sevgi sevgiyle. . . Hikmet bey de padişahın doktoru Reşit Paşa'nın ve Mihrişah Hanım'ın oğludur. Hikmet Bey Mehpareyi İlk görüşte aşık olup evlenir. Ragıp bey Osmanlı subayı abisi Cevat bey doktor İttihat ve Terakki cemiyeti'nden. Kitap 2 Abdülhamit zamanında geçiyor kitapta ne ararsanız var o dönemin tarihi olayları entrikaları suikastleri ayaklanmaları padişahın vesveseli halleri çok güzel işlenmiş. Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar. . . Not: Aslında kitabın eleştirilecek çok yanı var da . . .
18 etkileşim
Gülay

Gülay

@_KIR_PAPATYASI_
·
10 Mart 2022 06:52
9/10 puan verdi
Kılıç Yarası Gibi insanı, insan ilişkilerini, duyguları, aşkı, ihaneti derinlemesine istenen yoğun içerikli bir roman. 1998 Yunus NADİ roman ödülünü kazandırmıştır aynı zamanda Ahmet Altan'a. 19. yüzyılın bitimindeki süreçte Osmanlı imparatorluğunun son günlerini yaşadığı dönemi anlatıyor. 2. Abdülhamit dönemi,Ittihat ve Terakkinin doğuşu, Jurnallerin saraya yağması,2.Mesrutiyetin başlangıcı gibi önemli tarihi olaylara değinmiş. Müthiş karakter analizleri, ruh tahlilleri üzerine uzun uzun düşündürecek bir kitap.Şeyh Efendi üzerinden dini ve inancı sorgulayan düşündüren konular çok hoşuma gitti. Mehpare Hanım ve Mihrişah Sultan arasındaki güzellik yarışı. Hikmet Bey ve Ragıp Bey'in hayatları... Kitabın devamı Isyan Günlerinde Aşk. Fakat ben bunu bilmeden önce Isyan Günlerinde Aşkı okumuştum daha sonra Kılıç Yarası Gibiyi okudum. Her iki kitapta tek başına anlam bütünlüğü sağlayabilmiş. Genel anlamda çok beğendiğim bu kitabı okumak isteyen herkese tavsiye ederim... Keyifli okumalar
19 etkileşim
Çikolata prensesi

Çikolata prensesi

@cikoerrr
·
07 Kasım 14:55
Puan vermedi
Tarzını çok sevdiğim bir yazarla birlikteydim
Ahmet Altan
Ahmet Altan
Tarih bu kadar güzel anlatılır mı? Evet yazarın hayal dünyası geniş ise anlatılır. Ben bilgiyi saf değil hikaye olarak sevdiğim için, bana göre çok keyifli bir kitaptı.Aşk-şehvet-tarih-yenilikler ile harmanlanmış dönem kitabı.Padişahım sen çok yaşa nutuklarıyla , bir devrin kapanmak için sancılandığı,tüyden nem kapan kızıl sakalın dönemine misafir oldum. Tekerrür, tekerrür.. Dünya hep aynı zulmü yaşamış , sadece bizler değil her tebâ.. Hürriyet ne pahalı şey.. Kitabın son sayfasını alıntılayarak bitirmek istiyorum incelememi. Kitapla kalın.. ,"İstibdat bitti diye sevinen ,şimdi çoktan ölüler diyarına göçmüş bu halkın, bu topraklarda istibdadın hiç bitmeyeceğini, biri bittiğinde yenisinin başlayacağını ,bu topraklarda yalnızca istibdadın yetişebileceğini bilmediklerini düşünüyordu."
9 etkileşim
ayse

ayse

@ormanmeyveli
·
12 Mart 2022 10:00
Puan vermedi
Romanımız dönemin baskılarını, askerlik mesleğinin yozlaşmasını, orduda disiplinin olmamasını, paşaların başıboş olmasını, ülkenin yavaş yavaş çöküşe gitmesinin yanında pembe dizi tadındaki bir aşk hikayesini anlatıyor. Aşk hikayesi dedim fakat yaşananların aşktan ziyade cinsel dürtü olduğunu düşünüyorum okuyunca siz de anlayacaksınız. Mehpare Hanım, etrafındaki insanların ilgisini çekebilecek, erkekleri etrafında pervane edebilecek bir yapıda ve en mühim olanı da bunun farkında olması... Kendisinin birine gerçek anlamda hisler beslediğini düşünmüyorum çünkü genel olarak hep bir tensel anlamda açlık çekiyor, duygularını da ona göre yönetiyor. Hikmet Bey ise hovarda bir adam fakat Mehpare Hanımı gördükten sonra aşık olan, bazen bu aşktan kurtulmaya çalışan fakat yenik düşen bir karakter. Zevkli bir konu gibi görünüyor diyorsanız iyi okumalarrrrrrrr
15 etkileşim
Mehmet Salih

Mehmet Salih

@postmodernist
·
30 Temmuz 2022 15:03
9/10 puan verdi
Üçlemenin ilk kitabı Türk ve Dünya edebiyatında okuduğum ve sevdiğim nadir uclemelerden bir tanesi. Osmanlı son döneminde yaşanan olaylar zinciri diğer iki kitapta birbirini bütünlüyor açıkçası Aşk hikayeleri zincirinden oluşan bu üçleme okunmaya değer, çok da güzel
3 etkileşim

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 59.2
Erkek% 40.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Ahmet Altan
Ahmet AltanYazar, Çevirmen · 23 kitap
1950 yılında Ankara'da doğdu. Annesi Kerime Altan, babası gazeteci Çetin Altan'dır. 1959 yılında ailecek İstanbul'a geldiler. Altan, ortaöğrenimini değişik okullarda devam etti. Bir süre Robert Kolej'e devam ettikten sonra Ankara Koleji'nde yatılı olarak okudu. Lise öğrenimini 1970 yılında İstanbul Kültür Koleji'nde tamamladı. 18 yaşında, lise öğrencisi iken evlendi. 1972 yılında bir kızı, 1980 yılında bir oğlu oldu. Bir süre Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne devam etti. 1981 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu ve gazeteciliğe başladı. Gazetecilik yaşamı Gazeteciliğe Hürriyet gazetesinde gece muhabiri olarak başladı. Aynı gazetede şef muhabirliği, şeflik, dış haberler editörlüğü, köşe yazarlığı yaptı. Güneş, Milliyet ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Milliyet gazetesinde çalıştığı dönemde, gazetede Kürtlerin çoğunluğu oluşturduğu kurgusal bir “Kürdiye” ülkesinden bahseden yazısı nedeniyle gazetedeki işine son verildi. 2007 yılında Taraf gazetesinin kurucusu olan Altan, Alev Er ile birlikte Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendi. Daha sonra Er'in ayrılmasıyla gazetenin Genel Yayın Yönetmenliği görevini tek başına yürütmeye devam etti. Gazetenin "Kum Saati" adlı köşesinde, köşe yazarı olarak yazılar yazdı. Eylül 2008'de Ermeni Kırımı’nın kurbanlarına adadığı bir köşe yazısı nedeniyle Türklüğe hakaretle suçlandı. Taraf gazetesi 2009 yılında Leipzig Bankası Medya Vakfı tarafından verilen dünyanın prestijli basın ödüllerinden biri olan Özgürlük ve Medyanın Geleceği Ödülü'ne, 2011'de e Uluslararası Hrant Dink Vakfı tarafından özgür ve adil bir dünya için çalışan, ilham ve umut ışığı kişilere verilen Hrant Dink Barış Ödülü'ne layık görüldü. Altan, Aralık 2012'de Yasemin Çongar ile birlikte Taraf gazetesindeki görevinden istifa etti. Taraf'taki yazılarına son vermesinin ardından 2015'e dek roman yazdı. 7 Ekim 2015'te gazeteciliğe geri döndü ve Haberdar'da yazmaya başladı. TV programcılığı Doksanlı yılların ortalarında Neşe Düzel ile birlikte Star TV'de Kırmızı Koltuk isimli tartışma programını hazırladı ve sundu. Romancılığı İlk edebî eseri "Paltolu Donkişot" adlı iki kişilik piyes idi. 1982 yılından itibaren romanlar ve deneme kitapları yayımladı. İlk romanı Dört Mevsim Sonbahar'da post modernist ögeleri kullandı ve romanın kendisini romanın konusu haline getiren üstkurmaca tarzı ile kaleme aldı. Bu romanı ile Akademi Kitabevi Roman Büyük Ödülü'ne değer görüldü. 1985 yılında ikinci romanı Sudaki İz yayımlandı. Çok satan ve çok eleştirilen bu roman, yayımlanmasından dokuz ay sonra müstehcenlikle suçlanarak toplatıldı. İki yıl süren yargılamadan sonra içindeki iki buçuk sayfalık bir bölümün müstehcen içerik olduğuna ve imhasına karar verildi. Kitap, müstehcen olduğuna karar verilen kısımları siyah bantla kapatılıp, mahkemenin sakıncalı bulduğu cümleleri içeren kararı da kitabın başına eklenerek yeniden yayımlandı. 1991'de üçüncü romanı Yalnızlığın Özel Tarihi yayımlandı. İlk romanında kullandığı üstkurmacanın çeşitli alt tekniklerini dördüncü romanı Tehlikeli Masallar'da uyguladı.[9] Bir türlü vazgeçilmeyen eski sevgilisiyle yeni bir sevgili arasında duyguları gidip gelen yalnız bir ini anlattığı bu roman, yılın en çok okunan romanlarından biri oldu. 1998 yılında yayımlanan beşinci romanı Kılıç Yarası Gibi, Yunus Nadi Roman Ödülü'ne değer görüldü. Kılıç Yarası Gibi'nin devamı sayılabilecek altıncı romanı İsyan Günlerinde Aşk, 2001 yılında yayımlandı. Bu iki romanda II. Abdülhamid dönemindeki yönetim anlayışına, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin faaliyetlerine geniş yer verdi. Bu romandan sonra "Kristal Denizaltı", "Ve Kırar Göğsüne Bastırırken" adlı deneme kitaplarını "Aldatmak" ve "En Uzun Gece" romanlarını yayımladı. Bir kadının kocasını aldatırken, neredeyse an be an hissettiklerini anlattığı Aldatmak, beş günde yüz bin adet satıldı. Ara verdiği romancılığa 2012'de Taraf gazetesindeki görevinden istifa ettikten sonra yeniden döndü. Son romanı En Uzun Gece'den sekiz yıl sonra 2015 yılında Son Oyun adlı romanını yayımladı. Bu romanın kahramanı da uzun süredir roman yazamamış bir romancı idi. İki yıl sonra yayımladığı Ölmek Kolaydır Sevmekten adlı romanda 1912-1913 yıllarında toplam altı aylık bir sürede Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan olayları bir ailenin fertlerinin hatırladıklarına dayanarak anlattı. Kılıç Yarası Gibi ve İsyan Günlerinde Aşk romanlarındaki ailenin bireyleri bu romanda günümüzde yaşayan torunları Osman’la konuşarak tekrar okuyucuyla buluştular. Davalar Altan, 17 Nisan 1995'te Milliyet gazetesinde yayımlanan “Atakürt” başlıklı köşe yazısı nedeniyle Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanıp 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı, gazetedeki işinden de kovuldu. 4 Ocak 2012'de Roboski katliamı ile ilgili kaleme aldığı “Devlet Yardakçılığı ve Ahlak” başlıklı yazısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a basın yoluyla hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme hapis cezasını 7 bin lira adli para cezasına çevirdi. 2 Eylül 2015'te Samanyolu Haber kanalında katıldığı bir programdaki konuşmalarından dolayı Altan hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na, hükûmete, kamu görevlilerine hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. 2016 Türkiye askerî darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında Ahmet Altan ile kardeşi Mehmet Altan, 10 Eylül 2016 sabahında gözaltına alındı. Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak ile beraber 14 Temmuz 2016'da (darbeden bir gün önce) çıktıkları TV programında “sübliminal darbe mesajı” verdikleri nedeniyle haklarında gözaltı işlemi uyguladığı belirtildi. Bu bağlamda Ahmet Altan, aynı zamanda darbeyi önceden bilmekle de suçlandı. Gözaltına alındıktan 12 gün sonra ifadesi alındı ancak savcılıkta açıklama yapacağını belirterek Emniyet'te yöneltilen hiçbir soruyu yanıtlamadı. Bu sırada Altan kardeşlerin avukatlarıyla Adliyede beraber bulunan HDP Milletvekili Garo Paylan, Altanlar hakkında verilen kararın daha avukatlara bile bildirilmeden önce, Sabah gazetesinin internet sayfasında yayınlanmasına tepki gösterdi. Kararın ardından Ahmet Altan tutuksuz yargılanmak üzere adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldı ancak kardeşi Mehmet Altan tutuklandı. Serbest bırakılmasının üstünden 24 saat geçmeden Başsavcılığın itirazı üzerine nöbetçi 1. Sulh Ceza Hakimliğince hakkında yakalama kararı çıkartıldı. ‘FETÖ üyesi olmak’ ve ‘hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ suçlamasıyla tutuklandı. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 4 Kasım 2019 tarihli kararıyla “FETÖ terör örgütüne yardım etmek” suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve adli kontrol şartıyla tahliye edildi. 12 Kasım 2019 tarihinde tekrar tutuklandı. 14 Nisan 2021 tarihinde 4 yıl 7 ay kaldığı Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi.

Kılıç Yarası Gibi Sözleri ve Alıntılar

Tümünü gör
Yağmur Ergün

Yağmur Ergün

@ygmrergn
·
18 Mayıs 12:25
Biliyor musun, zor olan ölmek değil, zor olan ölmeye karar vermek.
7 etkileşim
Yağmur Ergün

Yağmur Ergün

@ygmrergn
·
19 Mayıs 16:44
Eğer girdiği çatışmalardan birinde ölseydi, buradaki insanların hiç biri onun eksikliğini hissetmeyecek, şimdi olduğu gibi gürültülü bir şekilde konuşup gülüşerek içkilerini içeceklerdi.
8 etkileşim
Canaokumalar

Canaokumalar

@canaokumalar
·
27 Ağustos 11:36
Padişah, bekâr insanların daha tehlikeli olduğuna inanıyordu ve bu inancında haklıydı.
30 etkileşim
Fatih Nazlıoğlu

Fatih Nazlıoğlu

@therapistJ
·
16 Ocak 23:45
“ Kendi eksikliğimize uyuyor hayatın eksikliği.”
23 etkileşim
kader coşar

kader coşar

@kadercosar
·
07 Mart 01:30
Öyle bir yüzdü ki, onu görenin hayatı bir daha eskisi gibi olamazdı.
22 etkileşim

Kılıç Yarası Gibi İletileri

Tümünü gör
Evet, arkadaşlar o kadar yoğunum ki cuma gününden beri
Kılıç Yarası Gibi
Kılıç Yarası Gibi
kitaba başlayamadan ancak elimden de düşüremiyorum galiba biraz motivasyona ihtiyacım var