Bazen bir akşam üstü kendini zamanın kollarına bıraktığın an, gözlerinin tavandaki noktaları saydığına şahit olursun, geceye bir söz bırakmak gerektiğini düşünür ve başlarsın aklında kalanları bir bir söylemeye. Ardından seni tatmin etmeyen cümlelerin oluşur. Okuduğun kitapların arasında gezinirsin, belki güne ithafen bir kelime bulurum diye, bulamazsın…
Kentin sokaklarına atarsın kendini, yürüyüşlerin olur ağırca, ağırlığınca omuzlarındakilerinin. İstila eder yürüyüşlerin tüm kaldırım taşlarını. Adımı sen atıyor gibi değilde, yüreğine değen notaların, seslerin, tınlamaların hafif ritmi atıyor sanırsın. Kelimeyi halen bulmamışsındır, bulamamışsındır… bazen gün sadece biter der bir parkta oturur şehri seyre dalarsın. Önünden geçenlerin, bağıranların, tüten bacaların, gece bekçilerinin dikilişleri, araba sesleri hepsi bir yabancıdır artık sana. Bulamadığın kelime artık her şeye karşıt yapmıştır seni. Kendine bile.
Üzülme…
Bir şairi benimsemen yetecektir sana. Yahut tüm şairlerin kelimelerine sahip isen, yetecektir… geceye de, gündüze de, hatta karşındaki şehre de şiir yağmuru yağdırabilirsin. Yeter ki, kelimenin peşine düşmesini bil…
Birhan Keskin, kelimenin peşine düşmemiş, kelimelerle savaşa girip galip gelmiş. Nasıl söylenir, nasıl yakalanır kelime adete resmetmiş dizelere… yürekten gelen dile dökülmüş.
…