Zor bir kitaptı. Sanırım 2 sene önce aldıydım, almaz olaydım. Gerçi o zamanlar önüme ne gelirse alıyordum. Şu anda da değişmiş değil tabii. Fakat bütçemi biraz daha kaliteli eserlere yatırmayı düşünüyorum. Arunas Yayıncılık pek tanınan bir yayınevi değil zaten. Yayıncılık ismi ile 1-0 yenik başlamak kaçınılmaz oluyor haliyle. Kitap kapağında yer alan, alanında ödüllü en iyi kurgu yazarı amblemi ve korku-gerilim temalı olması bende okuma arzusu uyandırdı ister istmez. Aslında bu kadar kötü bir kitabın çevirisinin, bu kadar güzel olması da ayrı bir ilginçlikti. Funda Hanım güzel iş çıkarmış. Yani kurguya bakıyorum, dikkat ettim sabrettim, sonunu gördüm, yine de birşeyler çıkaramadım. Yazar sanki öylesine, kendi kendine mırıldanıyormuş gibi yazmış. Olaylar, kişiler ve mekanların birbirleriyle olan bağlantıları çok berbattı diyebilirim. Yani çeviri de kötü olsa nasıl okunurdu onu düşünüyorum?
Konuyu sonlara doğru biraz çözdüm elbet. Olaylar Hayden isimli karakter üzerine yoğunlaşıyor. Bu kişi ruh hastası sanki. Ve kardeşi bunu aramaya çıkıyor. Efendim sevgilisi filan var. İşte kurgu da 3 ayrı koldan işliyor. Ve bu kişi değişik kimliklerle maceraya atılıyor. Bir de en kötüsü diyebileceğim, kitabın korku-gerilim temalı olması ki alakası yok. Ayrıca yayınevi kitaplarını hangi kafaya göre listelendiriyor anlamış değilim. Sıradan bir anlatımı vardı. Kısacası hiç haz almadım. Okumayın desem doğru bir önerme olur. Saygılar...
