Sıcak odaya girdiği zaman, cehennemin sıcağını hatırlamalıdır. Bir saatten fazla durmamalıdır. Cehennem ateşinin nasıl olacağını düşünmelidir. Belki akıllı olan, her neye baksa âhireti hatırlar: Bir karanlık görünce, kabir karanlığını, bir yılan görürse, cehennem yılanlarını, çirkin bir surat görürse, Münker ve Nekir'i hatırlar ve yine korkunç bir ses duyunca, (İsrafil'in) sûru çalmasını hatırlar. Bir red veya kabul görürse, âhiretin red ve kabulünü hatırlar.
Hak Teâlâ yeri yaratınca yer titredi. Bunun üzerine yeri tutmak için dağları yarattı. Melekler, "Hak Teâlâ dağlardan kuvvetli bir şeyi yaratmadı." Dediler. Sonra dağları delmek için demiri yarattı. Melekler, " demir dağlardan kuvvetilidir." dediler. Ondan sonra demiri eritmek için ateşi yarattı. Melekler, " ateş demirden kuvvetlidir." Dediler. Sonra ateşi söndürmek için suyu yarattı. Sonra suyu hareket ettirmek için rüzgârı yarattı. Bunun üzerine melekler ihtilafa düştüler ve:
"Allah'tan soralım; eşyanın hangisi daha kuvvetlidir." dediler. Bunlara Allah Teâlâ: "Eşyanın en kuvvetlisi, sağ eliyle verdiği sadakayı sol eli bilmeyen insandır. Yarattıklarım arasında ondan daha kuvvetli yoktur." buyurdu.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: " Allah Teâla her Cuma günü altmış bin kulunu cehennem ateşinden azad eder." Ve yine buyurur ki: "Cuma gününde ahirete göçen kimseleri şehidler derecesine yazarlar, kabir azabından muhafaza ederler."
İnsanların çoğu insaf nazarıyla bakıp kendi nefislerini muhasebe ve murakabe etseler, gece gündüz nefsin arzu ve isteklerine bağlı hizmetçi köle gibi olduklarını görürler.