Kirazlı Mescid Sokağı

Yavuz Bahadıroğlu

En Beğenilen Kirazlı Mescid Sokağı Gönderileri

En Beğenilen Kirazlı Mescid Sokağı kitaplarını, en beğenilen Kirazlı Mescid Sokağı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kirazlı Mescid Sokağı yazarlarını, en beğenilen Kirazlı Mescid Sokağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biz gençleri muasırlaştırıp Avrupalılaştırmak için didinip duruyoruz, o gerici dindarlaştırmaya çalışıyor. Bakın size bir paragraf okuyacağım; diyor ki: 'İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet aciz bir canavar hayvan eder... İnsan bu aleme, ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek (olgunlaşmak) için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibariyle herşey ilme bağlıdır. Ve bütün ulum-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu Marifetullahtır. Ve onun üssü'l-esası da iman-ı billahtır.' Görüyor musunuz, neler söylüyor?" Odaya bomba düşmüş kadar şaşkındılar. Acaba bu sözlerin neresi tehlikeliydi, neresi devleti batıracak, gençleri harcayacaktı?
Sayfa 133Kitabı okudu
Kırmızı ciltli koca kitabın sayfalarından bir sayfaya bastı parmağını, okudu: "Bak ne diyor? Bediüzzaman Hazretleri, diyor ki: - ”Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok...”
Reklam
"İman insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi iman ve duadır. Küfür. insanı gayet aciz bir canavar hayvan eder... İnsan bu aleme, ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek (olgunlaşmak) için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibariyle herşey ilme bağlıdır. Ve bütün ulum-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu Marifetullahtur. Ve onun üssü'l-esası da iman-ı billahtır."
Yıl 1950, 14 Mayıs seçim öncesi, İsmet İnönü zamanı...
Bir gece on üç kişi urganla birbirine bağlandı... Jandarma süngüsü ve dipçiği altında Gülcemal vapuruna bindirildiler. İstanbul yoluyla İzmir... İzmir'den sonra Denizli... Hapishane. Hapishanede demir parmaklıklar... Demir parmaklıklar arkasında belirsiz gölgeler: "Bu kim?” Sağır cevaplar: "İstanbul'da hoca imiş, Gönenli Mehmed Efendi diyorlar.” "Ya bu?” "Bu Şemseddin Yeşil Efendidir. İstanbul'dan getirildi. Derin hoca imiş.” "Şu garip?" "Seyyid Şefik galiba. Evet, o.” "Allah Allah! Tekmil âlimler hapishaneye doldurulmuş, mânevi dünyamız yıkıldı demektir...”
Ey hayat-ı dünyeviyenin zevkine müptela ve endişe-i istikbal ile istikbalini ve hayatını temin için çabalayan biçareler! Dünyanın lezzetini zevkini saadetini rahatını isterseniz; meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize kafidir. Haricinde ve gayr-i meşru dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu sâbık beyanatta elbette anladınız. Eğer mâzi, yani geçmiş zamanın hâdisatını sinema ile hali hazırda gösterdikleri gibi, istikbaldeki ahval dahi -mesela 50 sene sonraki halleri- bir sinema ile gösterilse idi; ehl-i sefahet şimdiki güldüklerine yüz binlerce nefrin ve nefret edip ağlayacaklardır.
Sayfa 176Kitabı okudu
- Kim onlar diye soruyordu, hoca. "Vicdan mı?
- Kim onlar diye soruyordu. "Vicdan mı? Hayır muhterem Müslümanlar vicdan değil. Vicdan kin tutmaz. Bunlar enedir. Benlik duygusu Senin ben'inle benim ben'im kavgaya tutuşuyor. Şeytan ise halimize gülüyor.
Reklam
67 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.