Öne Çıkan Kirazlı Mescid Sokağı kitaplarını, öne çıkan Kirazlı Mescid Sokağı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kirazlı Mescid Sokağı yazarlarını, öne çıkan Kirazlı Mescid Sokağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gayrimeşru bir muhabbetin neticesi merhametsiz azap çekmektir!
"Gayrimeşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir. Kaidesi sırrınca siz fıtratınızdaki Cenâb-ı Hakkın zât ve sıfat esmâsına sarf edilecek muhabbet ve marifet istidadı ve şükür ibadet cihazatını nefsinize ve dünyaya gayrimeşru bir surette sarf ettiğinizden bir istihkar cezasını çekiyorsunuz. Çünkü cenab-ı Hakk'a ait muhabbeti nefsine verdiniz, mahbubunuz olan nefsinizin hadsiz belasını çekiyorsunuz."
Selamün Aleyküm
Geç te olsa bu kitaba inceleme yazabildim çok şükür. Umarım güzel olmuştur :)
Üstad Bediüzzaman her zaman sabrı ile, muhabbeti ile;
"Kardaşlar, hiç unutmayın: Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur."
Ve bir çok özelliği ile insanları kendine hayran bırakıyordu. Böylece insanlar onun bu bilgisinin ve ahlakının nereden geldiğini merak ediyor ve onun yanına gidip Risale-i Nur okuyup Üstad'dan feyiz alıyorlardı.
Eşi tarafından umursanmayan ve kendisini hep boşlukta hisseden babasından kalan şirketi yönetmeye çalışan bir patron.
Annesi ve köylüler tarafından kan davasına zorlanan bir genç.
İçki, kumar vb. alışkanlıklarla müptela olan aynı zamanda onları bırakmaya çalışan bir genç.
Ve bu üç ayrı hayatta Kirazlı Mescit Sokağın'da Nur Talebelerinin kiraladığı 46 numaralı üç katlı kâgir evde buluşuyorlar. Birlikte çay içip muhabbet ediyorlar ve Risale-i Nur okuyorlar. Gelecek nesiller için din konusunda ne gibi hizmetler yapabileceklerini düşünüyorlar her daim...
Bunun dışında Bediüzzaman'ın mücadelesi ve yaşamı boyunca onu rahat bırakmayan mahkemelerde yıllarını geçirdiği hayatının bir kesiti, Nur talebelerinin Üstad'a sevgiyle hizmetleri, İnönü döneminde din konusunda çekilen sıkıntılar, sonrasında Menderes'in gelip 18 yıl sonra ezanın Arapça okutulmasına izin vermesi özetle kitapta anlatılan olaylar.
Okumanızı tavsiye ederim.
"Şu Kürd'ün defterini artık dürmek lazım. Gözlerimizin önünde lâikliği kemiriyor, ama biz demokrasi filan diye geveleyip el uğuşturuyoruz."
Bakıştılar. Patronu bu kadar kızdıran neydi acaba?
"Yine ne yaptı?" diye sordu yazarlardan biri.
"Daha ne yapacak?" derken masasındaki kitabı havaya kaldırıp yüzlerine doğru salladı, "Menderes'in beyanatlarından yüreklendikçe yüreklenip sonunda yapacağını yaptı işte. İstanbul'daki müridleri vasıtasıyla bu kitabını bastırdı."
Adamlar oturdukları yerden uzanıp kapaktaki yazıyı okudular:
" RisaleiNurKülliyatındanGençlikRehberi ... Müellifi : BediüzzamanSaidNursi ..."
"...Sahi, kaç sene oldu ezan Türkçeleşeli?"
"Yanılmıyorsam on sekiz sene. İhtiyarlıyoruz mirim, seneler amma çabuk geçiyor."
"Doğru, on sekiz sene oldu... Yani benim oğlan hiç ezan duymadan on sekizine girdi. Vay canına yahu, biz ne yaptık?"