Her ayrılışta biraz daha yakın düşer
insan insana
aşk diyorlar ya ateşi yakan suya
Ateşi eritiyor
sözleri kelimesiz ağlayan çocukların
dövülen bakır mıyım
ağlayan çocuk mu uzakta
bildiğim tek şey kaldı
insan hep aynı
insan
ancak yalnızlığıyla ayrışıyor burada
Ve senin elinde göz kalemi
resmedip duruyorsun yüzünde
bir kader yazıcısı gibi
değiştiremediğin hiçbir kederi
umudun dün daha eskidi ya
her gün eskisinden daha da eski
mutluluk bile bir iklim işi
şu masanın etrafında toplanmış türkler
arkalarından sarkan perdenin işlemeleri kadar uyumlu değiller
sıkılırız belki de neden
çalık yeşerip susuz kaldığımız için sevgilerden
şu sözlerin geçtiği yurda bak
dün süt gibi kardeşlerim vardı
bugün kireç akıyor yüzümüzden
kim kime konar gelir de uzaktan
ben hep böyle geceleri düşledim
kırık bir radyo sesinde senin yağmurun olsam
döne döne verdiğimiz kaç oldu
oysa vermek kadar almak da sanat işi
kültür geçmez mi tarım kelimesinde bazen
bu kireç kuyusunda daha ne kadar
duyan olmadan sesleneceğim
birbirine değen sırtlarımız aynı yüzü taşırken