Bastan sona doğru ilerleyen bir metin Kireç Ocağı. Kitabı okumaya başladığınızda kitabın sonunu da çözmüş oluyorsunuz . Karakterimiz Konrad, doğa bilimlerini seven, işitme deneylerine özel ilgisi olan, takıntılı, mükemmeliyetçi, öfke ve delilik eşiğinde gidip gelen bir adam. Konrad işitme deneylerini yapmak ve bu konuda bir başyapıt yazmak icin beş yıl boyunca kendini ve yürüme engelli eşini toplumdan yalıtılmış Kireç Ocagi'na hapseder. Kireç Ocagi'nda bu başyapıtını yazmaya çalışır ve başarılı olamaz. Bu yazma daha doğrusu yazamama süresi boyunca okuyucu Konrad'nin buhranlarına da tanık olur. Bu buhranlar ayni zamanda Thomas Bernhard 'ın öfkesinin yansımasıdır. Yazarın otobiyografisini okuyanlar bunu net bir şekilde görebilir. Kahramanımızın, Kropotkin'e olan hayranlığı da, Thomas Bernhard'in dedesinin dünya görüşünün etkisidir. Metin değişik bir anlatıma sahip ve anlatıcı icinde anlatıcı var. Mis'li gecmis zaman metne hakim. Paragrafın olmadığı ve cümlelerin tekrar edildiği dikkat isteyen bir kitap Kireç Ocağı. Beni zorlayan Bernhard metinlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Kitabın icinde varlığa , topluma, yaşama dair sert eleştiriler var. Vurucu cümleler okuyucuyu düşünmeye sevk ediyor. Herkesin sevebileceği bir metin mi bilemem. Ama benim gibi Thomas Bernhard hayranları kesin sever:) "Insan insanlarla sadece kirlenir " cümlesi icin bile okunur Kireç Ocağı. Okuyun tavsiye ederim.