Kırk Ambar

İskender Pala

Quotes

See All
Eskiler nükte için "fehm ü idrâki zarafete bağlı kıssa" derlerdi. Yani anlaşıldığı vakit zarafet ortaya koyan ifade.
Sayfa 238
VAHDET BAHSİNDE
Tasavvuf sözlüklerine göre aşk sarhoşu vahdet yolculuğunu üç kademede tamamlar. 1. Vahdet-i Kusud: Kast edilen şeyde vahdettir ki kulun istediği ile Allah'ın irade ettiği şeyin aynı olması halidir. Kulun maksadı ve muradı ile Allah'ın kulu hakkında irade ettiği şeyin örtüşmesi, böylece iki iradenin birleşip tek iradeye dönüşmesi. Burada kul kendi irade ve isteklerinden vazgeçerek Allaha yönelir ve onların yerine Allah'ın irade ve isteklerini koyar. Vahdeti kusud, kul ile Hakk'ın ortak bir yerde buluşmaları değil; kulun, Allah'ın iradesinde kendini konumlandırmasıdır. Allah'ın iradesinin kul üzerinde etkili ve geçerli olması yani. Vahdeti kusud, vahdetin en aşağı derecesi, belki avamcasıdır. Bütün müminlerin bu vahdet anlayışı içinde kulluk etmeleri gerekir. Bu yüzden eskiler " Lâ maksude illallah (Allahtan başka maksat yoktur)" derler. Fuzulî'nin, Oldur bana murad ki oldu sana murad Haşa ki senden özge ola müddea bana demesi bu yüzdendir. Yani "Benim murad edindiğim şey, ancak Senin muradına uygun olandır. Haşa! Senden başka bir murad taşımak, böyle bir iddiada bulunmak bana yakışmaz!"
Sayfa 6 - KapıKitabı okudu
Reklam
Mistiklere göre insan, etten ve kemikten değil, gönülden ibarettir. İnsan maddeden ziyade mana, kabuktan ötede öz, dıştan artık iç, arazdan çok cevherdir. Bu yüzden gönül "Allah'ın evi" dir. Rab oraya tecelli eder. İçindeki ışık da O'nun ışığıdır.
"Ve herkesin içinde bastırılmış da olsa, derece derece bir suç işleme içgüdüsü vardır. İnsan da zaten bunu kontrol alabildiği ölçüde insandır."
kapı yayınlarıKitabı okudu
"Malik b. Dinar rivayet ediyor: (...) Ondan bilgece sözler işittim. İnsanlar senin deli olduğunu söylüyor, dediğimde Sa'dun, Sen de dünya ehlinin aldandığı şeye aldanmışsın. İnsanlar benim deli olduğumu söylemiş, ama bende delilikyok. Fakat Mevlâ'ma olan sevgim kalbime ve içime karıştı; etimin, kanımın ve kemiklerimin arasından geçti.Vallahi ben O'na olan sevgimden dolayı kara sevdalı yım, deli değil, dedi
Reklam
3-Vahdet-i Vûcûd: Bilgide vahdet, yani Allahtan başka varlık olmadığını idrak ve bilgi edinme halidir. Evvelce görünen şey burada bilgi ve idrake dönüşür. Böylece gerçek varlığın bir tane olduğu, Allah'ın varlığından ve tecellilerinden gayrı bir şeyin olmadığı nazarî olarak değil yaşayarak ve manevi tecrübe ile imana dönüşmüş olur ve şuhudda geçici olan şey burada baki kılınır. Allah'ın dışında bir hakiki varlık olmaması vahdet-kesret düşüncesini gündeme getirir. Tıpkı deniz ve damlaları gibi. Her damla denizdendir, deniz özellikleri taşır, ama damlalar asla deniz değildir, ama denizde yok olmaya hazırdırlar. Çünkü nerede bir damla varsa , elbette denize koşmak ister ve her damla bir denizin verlığına işaret eder. Vahdeti vucud vahdetin en üst derecesidir ve daimidir. Sufinin bütün hedefi işte bu vahdete erişebilmektir. " Lâ mevcude illallah ( Allahtan başka hiçbir şey yoktur)!" İfadesi bunu dillendirir. Cemaleddin Uşşaki'nin, "Her yerde oldur görünen her gözden oldur görünen her şeye oldur bürünen her anda an içindedir" demesi işte bu yüzdendir. Kendi hüsnün hüblar şeklinde peyda eyledin Çeşm-i aşıktan dönüp sonra temaşa eyledin La edri ( Ey yüce Allah! kendi güzelliğini önce, güzeller suretinde görünür kıldın, sonra da dönüp aşıkların gözünden onu seyre koyuldun. Şimdi gören de sensin, görünen de...)
Sayfa 7 - kapıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.