Kitap dede-baba-çocuk üç kuşak arasında dönüyor. Kimi hikayesinde babaların dertlerinden bahsetmiş, kimi hikayesinde kendini çocukların yerini koyup çocukların sorunlarından bahsetmiştir. Özellikle anne-babaların okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Peki, nedir bu çocukların sorunları? Masum diye adlandırılıp anlatılan bütün o masalların aslında hangi hikayelerden hangi kötülüklerden geldiğini bilmemek mesela. Kırmızı Başlıklı Kız, Alice Harikalar Diyarında ve daha nicesi... Peki gercekten çocuklara anlatılması gereken masallar mı bunlar?
Tarihi, coğrafyayı ezbere dayalı bir sistemle ve kitaplardan okuyarak mı öğrenmeli bu çocuklar? Belgeseller izleyerek, müze gezilerine katılarak, ebevenylerinden dinleyerek, zamanla ilmek ilmek öğrenmek varken çözüm binbir zorlukla taşınan kalın ve ağır kitaplardan ezberletmek mi olmalı?
Ya da oyun oynayarak, kitap okuyarak, ailesiyle vakit geçirerek değil de çizgi filmler eşliğinde, o kurstan bu kursa koşarak, bütün saatleri planlı programlı ve ayrıca sınavlar eşliğinde mi büyütmeli çocukları? En güzel zamanlarını bilinçsizce, sevgisizce, yalnız mı geçirmeli çocuklar/gençler?
Can Dündar'ın deneme-inceleme türünde yazdığı kitap, sizi çocukluğunuza götürüyor. Yalın, sade ve çarpıcı bir dille yazılan "Kırmızı Bisiklet" toplumsal sorunlardan, büyürken/büyütürken yaptığımız yanlışlardan, zamanın kıymetinden bahsediyor bize. Çocuğun çocuk, yetişkinlerin ise yetişkin olarak kalması gerektiğini, sevdiklerimizle sohbetlere, paylaşımlara, aktivitelere daha fazla işimize, televizyona, telefona, kapalı kapılar ardında kalmaya ise daha az zaman harcamamız gerektiğini düşündürtüyor.