Gerçek dünyadan -varsa böyle bir şey- kaçmak gibi bir derdi yoktu onun. Tam tersine, umutsuzca ona yakınlaşmaya çalışıyordu. İç içe geçmiş sonsuz sayıda Matruşka bebeği vardı önünde; ne yaparsa yapsın, en dipteki dünyaya, öze, gerçeğin çekirdeğine erişemiyordu.