Polisiye okumayı seven biri olarak beğenerek okuduğum hatta son sayfasına geldiğimi farketmeden bir sonraki sayfa için çevirdiğimde kitabın bitmiş olması.
Öncelikle polisiye tarzda her aldığım kitapta yaptığım gibi arka kapakta yer alan kitaba dair cümleler ve ön kapakta yer alan kırmızı şemsiye altında iki insan etrafında şekillenen bir sokak ile aklımda bir olay örgüsü kurmaya çalışmıştım ancak okurken daha farklı bir şeyle karşılaşmam şaşırttı doğrusu.
Olayın yabancı bir ülkede geçiyor olması da cazip gelen kısımlarından, yazarın avucunun içi gibi bilerek sokaklarını, caddelerini, ülkede yaşayan insanları ve yaşanan her şeyi bire bir anlatmasıda tam bir ustalık eseri, yaptığı betimlemeler ile her cümlesini zihnimde ayrı bir film şeridi gibi akmaya devam etti. Bir zincirin halkaları gibi devam eden cinayetler, çözmeyece çalışan uzman bir ekip, geçmişin ve yaşadığı hayatın intikamını almaya çalışan ustaca bir katil ve dahası…
Whitman’ın Hayatı boyunca yaşadıklarının adıydı kırmızının sevilmeme nedeni, amaç renge düşman olmak değildi ama yaşamı bunu ona mecbur bırakmıştı. Ahmedova’ da buna benzer sürdürdüğü yaşamını “ Artık özgürüm” diyerek Whitman’ın kollarında yaşıyordu son anını , artık kırmızının da bir hükmü kalmamıştı renk çoktan kahverengiye dönmüştü.