Bir gün biri " Ey ihtiyar dikkatli ol, düşme!" dedi. Başımı kaldırdım ve " Evet, dikkatli ol, düşme" dedim. Geçmişte kalan ne varsa, elinden tutmak için döndüm. Şaşıp kaldım. " Her şeyi hatırlıyor muydun?" İnanamadım.
Takma kafana, unutacaksın. Ademoğlu unutkandır. Ne vakit bir derdi olsa ahlanıp vahlanır, feryat figan eder ve sonra unutur onu. Dert her zaman dert olarak kalmaz. Ya o derdin bir dermanı bulunur ya da insan alışır derde.
Ölümün bir son olmadığına inanmak, gece gündüz penceremin ardında duran ve bana bakan hiçliğin elinden kurtulmak istiyordum. Olmayacak bir hayalden de öteydi bu.
Ne çabuk geçti. 75, 77, belki de daha çok yıl. Bilmiyorum. Günler, aylar geçip gitti. İki yıl eksik, iki yıl fazla, ne fark eder? İhtiyarlık ne zaman başladı? Ölüm ne zaman çıkıp gelecek?