Madam de Mauves - Daisy Miller - Erdemin Öyküsü - Ormandaki Canavar

Kısa Romanlar Uzun Öyküler

Henry James

Oldest Kısa Romanlar Uzun Öyküler Posts

You can find Oldest Kısa Romanlar Uzun Öyküler books, oldest Kısa Romanlar Uzun Öyküler quotes and quotes, oldest Kısa Romanlar Uzun Öyküler authors, oldest Kısa Romanlar Uzun Öyküler reviews and reviews on 1000Kitap.
280 syf.
7/10 puan verdi
Henry James kitaplarının çoğunda olduğu gibi bundaki "Madam de Mauves" ve "Daisy Miller" öykülerinde de Amerikan ve Avrupa insanlarının yaşam tarzları arasındaki farklar üzerinde durmuş. Ayrıca bir kadının hem maceraperest hem de erdemli olabileceği üzerinde durduğu "Erdemin Öyküsü" ve yitirene kadar gözünün önündeki aşkının değerini bilemeyen bir insanın yaşamını anlattığı "Ormandaki Canavar" hikayeleri de bu kitapta yer alıyor.
Kısa Romanlar Uzun Öyküler
Kısa Romanlar Uzun ÖykülerHenry James · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021129 okunma
Eminim bazı duygular, ancak bizimle birlikte ölüyorlar; bazı hayallerimiz, yaşamamız için yürek atışlarımız kadar gerekli bize. Hayatın kendisi bir hayaldir denir; bu dünyanın gelecekteki bir gerçeğin gölgesi olduğu söylenir.
Reklam
Gerçekleşmesi olanaksız güçlü bir arzunun yerini alacak en iyi şey, umutsuzluk ateşidir.
“Sana nasihatte bulunmak isterdim, ama şahsiyetin öyle tutarlı ki, öğütlerimle bunu bozmaktan korkuyorum. Bizden biri olmadığın açıkça belli. Bizlerden daha iyi misin bilmem ama, bence seni hareket ettiren zembereğin kurgu anahtarı, ne mürebbiyenin elinde; ne günah çıkardığın papazın hatta ne de annenin elinde güzel, siyah bir kurdeleyle senin
"Masum kadınların serüvenleri romanlara sık sık konu olmuştur mu demek istiyorsunuz? Evet, doğru; işte sıkıntıdan patlayan okurlar da zaten bundan şikayetçiler ya. Ekmek isteyen okura, yazar tutup taş sunuyor. Açıkçası, ilginç olup olmama sorunu -ya da halkın diliyle söylersek, öykü sorunu- değil de nedir bu? Geliştirilmeden bırakılmış bir durum, yitirilmiş bir konu değil midir? İlerlerse, masumluk nerede kalır? Bence bir seçim yapmamız gerekiyor. Gerekmrse ne iyi olurdu, ama işte böyle bata çıka yaşayıp gidiyoruruz. Sanat bizim su içindeki bu çırpınışlarımızın aynasıdır."
Yazgısıyla zaman içinde buluşacağına göre, yazgının da zaman içinde harekete geçmesi beklenirdi; şimdi içinde uyanan artık genç olmadığı duygusu, tıpatıp kendisine benzeyen bayatlamış olmak duygusunu, o da güçsüzlük duygusunu uyandırdı; ikisi de (kendi ve o büyük belirsizlik) aynı, eşit, bölünmez yasaya boyun eğmek zorundaydılar. Olasılıklar da bayatladığı, tanrıların gizi soluklaştığı, dahası, uçup gittiği zaman, işte yalnız o zaman başarısızlık söz konusuydu. Başarısızlık, iflas, onurunu yitirmek, işkence görmek, asılmak değildi; hiçbir şey olmamaktı. Beklenmedik bir dönemecin karşısına çıkardığı bu karanlık vadide el yordamıyla yol alırken işte böyle şaikın düşünüp durdu. Birden üstüne gelen yıkımın nasıl olacağını, adının nasıl bir onursuzluğa ya da sapıklığa karışacağını umursamıyordu; yeter ki bu gelen, yaşamı boyunca onu beklerken takındığı tavra yakışır büyüklükte bir şey olsun. Tek bir dileği kalmıştı: "kandırılmış" olmamak!
Reklam
302 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.