Bu kitabı okuyunca, bende, Fransa Avrupa’da ve Amerika’da alaya alınan bir ülke olduğu algısı oluştu. Çünkü daha önce okuduğum Manş Ötesi kitabında da Fransa ve Fransızlar eleştirilmişti.
Cumhuriyet yönetiminde olan Fransa’nın, uzun süren hükümet ve koalisyon krizlerinden sonra, toplumda bütün siyasi ve düşünce temsilcilerinin oy birliği ile monarşiyi tekrar kabul etmesini ve hanedan ailesinin son temsilcisi amatör astronom Mösyö Pippin Arnulf Heristal’in Kral seçilmesini konu alıyor.
Şöyle düşünün, sabah uyanıyorsunuz, kapı çalınıyor ve bir grup size majesteleri diye hitap ediyor ve monarşinin ilan edildiğini ülkede bilmeyen bir kaç kişiden birisiniz.:)
Fransa’nın siyasi, toplumsal, kültürel durumuna abartılı bir şekilde eleştiride bulunan yazar aslında aşağıdaki alıntıda iğnelemesini çok güzel bir şekilde sunmuş:
“"Ecdadımın zamanında," dedi, "bu saltanat davaları daha asilane bir şekilde hallolunurdu: Zehirle, hançerle, veyahut celladın çabuk ve merhametli eliyle... Şimdi oya başvuruyoruz. Peki madem öyle istiyorsunuz biz de bunu asil kimseler
gibi kullanalım. En fazla oy verebilen kazansın."
Kitapta en özgün karakter Pippin’in amcası ve akıl hocası Charlie Merter. En kötü olasılıkları o sakin bir şekilde söylüyor ki, okurken gülmemek elde değil:)
Fransız Devrimini tersten anlatıldığı hikayede, kazara seçilen kral ülkede ki olumsuzlukları düzeltmek ister ve başına gelmeyen kalmaz.
Toplumu, bireyi, insanların hırs ve ihtiraslarını, alaycı bir üslup ile o kadar güzel ele almış ki, mükemmel ve çok farklı bir kitap ortaya çıkmış.
Usta yazarın, bu kitabını muhakkak okuyun derim!!!