Kitab-ı Aşk, İskender Pala’nın da dediği gibi; aşkın yüzeysel, derin ve daha derin katmanlarında küçük yolculuklar yapmamızı sağlayan bir divan edebiyatı harikası.. Öyle aşk düşünün ki aşık maşuğuna kavuşmadan erenlerden oluyor.Maşuğuna kavuşmasada olur, ona kavuşma heyecanıyla dolup taşsa, yine uzaktan sevse, bir hoş edasıyla yanıp kavrulsa da olur. O zaten maşuğuna aşık olmanın verdiği hissi, lezzeti seviyor. (Ayrıca güzeller öyle güzel ki bu kitapta mehtaba “Ya doğ, ya doğayım” diyenlerden..) Güzelin ona karşılık vermesi şöyle dursun, Aşık onun bakışlarıyla karşılaşınca yanıp kül oluyor. Tıpkı mum etrafında dönen pervanenin (gece kelebeği) sonunda kanadını muma kaptırıp yanması gibi.. Tabii kitapta günümüz aşklarıyla ezelde yaşanan o masum sevdalar da baya kıyaslanıyor. Kitapta en çok ilgimi çeken, aşığın o İnsanî aşkı mutlaka İlahî aşka dönüşüyor. Ne muazzam.. Kitabın dili elbette ki ağır, öyle olması gerek zaten sonuçta bu kitap “Divan şiirini sevdiren adam” ın kaleme aldığı bir kitap. Ben sevdim zaten İskender Pala’nın sevemeyeceğim bir kitabının olmadığı kanısındayım. Sizde seversiniz, okuyun bence yüreğiniz şenlensin , duygularınızın gerçekte sizi nereye doğru götürdüğü, ayağınızı bağlayan tensel arzulardan sıyrılıp platonik veya mecazî aşka doğru kanatlandığınızda kendinizi yeniden keşfetmeye başlayacağınız noktayı da bulabilirsiniz hem :)