Kitabın Kimliği

Mustafa Aydoğan

En Eski Kitabın Kimliği Gönderileri

En Eski Kitabın Kimliği kitaplarını, en eski Kitabın Kimliği sözleri ve alıntılarını, en eski Kitabın Kimliği yazarlarını, en eski Kitabın Kimliği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Okumak için niyet etmem yetmiyor, 'her şeye rağmen kitaba doğru yönelmem, kendimi okumaya hazır duruma getirmem ve okumanın “olmazsa olmaz'lığına inanmam gerekiyor. Denebilir ki, eğer kendimi kitabın kollarına atmaz ve bunda ısrar etmezsem kitaptan elde edeceğim fayda da bana gelmeye istekli olmaz ve beni sarıp sarmalamaz. Hatta daha ilerisi; ben kitaba nasıl gidersem kitaptan elde edeceğim fayda da bana öyle gelir. Ciddiye almadığım, sonraya bırakmakta sakınca görmediğim kitap neden beni ciddıliye alsın ve kendini hemencecik okutsun ki!
Rabbim, bir sebep yarat da yârim selametle Geri gelsin de kurtarsın melâmetten beni ... Ey sözle ifadeyle aşktan dem vuran Sana sözümüz yok sen sağ biz selamet Bilge şairler çağının şairi Hâfız-ı Şirazi böyle demiş Divan'ında.
Reklam
1930 tarihli mektubunda yer alan şu cümleler, Tevfik İleri'nin Yunus Emre'nin bahsettiği aşktan büyük bir pay almış olduğunu gösterir. Şöyle yazıyor Vasfiye Hanıma: “İyi insanlar olacağız. İyi işler yapmak için çalışacağız. Sen elimin bayrağı olacaksın. Ben nasıl her fırsat bulduğum zaman ve yerde köy insanının hakkında, mahrumiyetlerinden bahsedeceksem, sen de köy kızlarının temiz tertemiz ve dertli köy kızlarının konuşan dilleri olacaksın. İyi insanlar olacağız. İyi işler yapmaya çalışacağız. Her gittiğimiz yerde muhabbet ve hürmet bulacağız. Her gittiğimiz yere sevgi ve şefkat götüreceğiz. Sevgi ve şefkat, hürmet ve muhabbet toplayarak bütün Anadolu'yu dolaşacağız. Sen benim büyük dert ortağım ve en iyi arkadaşım olacaksın.”
Tevfik İleri'nin Eşi Vasfiye Hanim'a Yazdiği Mektuplarından Bir Örnek 9 Ekim 1952 “Canım, sabahleyin gözümü açıyorum. O güzel gülüşünle karşımdasın. Geziyorum, tozuyorum, hep güzel gözlerin bende. Hep tatlı tatlı gülüyorsun. Namaza duruyorum, Tanrı'ma şükrederek namaza duruyorum. Sağıma selam veriyorum, soluma selam veriyorum, ve sana selam veriyorum. Sen bütün hareketlerimi beğenmiş, âdeta Aferin benim Tevfiğim' der gibi, hep daima, durmadan, o can gülüşünle, o bana saadet veren gülüşünle hep gülüyorsun... Geldiğim geceden itibaren tablonu karşıma koydum, her sabah, her akşam selamlaşıyoruz... Sevgin beni mesut ediyor. Sevgin hep yüreğimin derinliklerinde. Yalnız değilim birtanem, yalnız değilim.”
"Hangi şey 'ben' ile 'kendim' arasına girdi ki 'ben' 'kendim'i' böyle savunmasız ve dağınık bıraktım?İnsanın kendini izlemesinin bir yolu, yöntemi var mı, bilmiyorum. Bir 'ben' bir de 'kendim' olduğunu varsayarsak, 'ben'in 'kendim'i izlemesi mümkün olmalı. İnsan, 'kendin'i bırakmamalı. İnsanın, 'kendisiyle' bir sorunu varsa çözmeli. İnsan 'kendinden' sorumlu çünkü..."
"Kitabın gerçek yazarı, aslında, okurdur. Okur, kitabı yeniden 'yazar', yeni yorumlara tabi tutar, evine taşır ve evrenselleştirir. Yazarın da kendi kitabının bir 'okuru'olduğunu unutmamak gerek. Her kitap, okurunun hakikatından sırlar barındırır. Okurun, sevdiği, aradığı, beğendiği ve yararlandığı şey, bu sırdır. Okurken, bu sırrı görür. 'Kendisinde mevcut kitabp'ın başkalarınca keşfine şahit olur. Okurun bütün sevincinin, beğenisinin ve edindiği bilginin kaynağı, bu şahadet olsa gerek."
Reklam