Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kitaplar ve Muharrirler III - Romana Dair Bazı Hakikatler (1943-1963)

Abdülhak Şinasi Hisar

undefined Kitaplar ve Muharrirler III - Romana Dair Bazı Hakikatler (1943-1963) Sözleri ve Alıntıları

undefined Kitaplar ve Muharrirler III - Romana Dair Bazı Hakikatler (1943-1963) sözleri ve alıntılarını, undefined Kitaplar ve Muharrirler III - Romana Dair Bazı Hakikatler (1943-1963) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peyami Safa'daki kolay kolay karar verememe, tereddüt, problemin dışta değil içte olduğunu idrak eden yeni bir yazıştır.
Reklam
Tiryaki, yeni sigarasını, bitmek üzere olan sigarasıyla yaktığı gibi, o da, elindeki kitabın bittiği dakikada yeni bir kitaba başlamak ister. Okumak, bir iptiladır.
Reklam
Yunan asıllı Fransız şair Moreas Paris'teki kahvelerde hemen bütün edebi mekteplere mensup her geçmiş asrın, her büyük şairin ezber bildiği bir çok şiirlerin mısralarını güzelliklerini tebarüz ettirerek ezberden ve uzun uzun okurdu. Yahya Kemal mükemmeliyet dersini onun ekseriya Ronsard'dan, Racine'den ve La Fontaine zikrettiği Fransızca mısraların mükemmeliyetinden almış ve Nefide ve Baki'de Nail- i Kadim'de bularak birbirine çok uzak bu şiirler arasında birbirine çok yakın olan benzerlikleri tespit etmiştir.
En evvel başkalarının sandığı gibi olmadığını göstermeye çalış! Kendin gibi ol kendin fakat bil ki buna hiç muvaffak olamazsın. Sonra kendini olduğun gibi göstermeye alış! Fakat bil ki buna büsbütün muvaffak olamazsın.
Bir gün bir dostumda sevdiğimiz bir şairin cenaze merasiminde bulunuyorduk. O "Kaybettiğimiz bu şair o kadar çok çalışkandı ki gece gündüz okurdu." deyince ben hayretler içinde kalmıştım. Evet okumak, bazen muhakkak çalışmaktır. Fakat her zaman çalışmak mıdır? Tecrübelerime göre okumak çok kere çalışmak sayılmaz. Okumak, bilhassa bir faaliyet değil bir mutavaattır.
Reklam
Bazen mezar taşlarını okur aralarının açık olduğunu birliklerimizin yan yana yatmış olduğunu görür ve bununla bir ders verdiklerini duyarız. Küçük bir mezar, daima bir derstir. Bir gün Karacaahmet'in Selimiye Kışlası arkasına isabet eden Çiçekçi Kahvesi karşısında, yola çıkan bir noktada, şairlere ait bulundukları kaydıyla iki üç mezar göstererek, bir için Üsküdarlı Talat Bey'in, az daha küçük taşlı bir mezarın yanında, parmaklıkla çevrilmiş mazbut görünüşlü olan için ise "İşte annesi ile yan yana yatan Nedim'in mezarı" dedikleri zaman, ne kadar bir mütehassis olmuştum. Bu manzara beni, bütün dünyada en ziyade alakadar edecek olanlardan biri idi. Her biri birer tarih olan nice İstanbul mezarlıklarından ve bu kadar büyük bir sanatkardan bahsolunmak istenmez mi?
Kuyucaklı Yusuf toplum anlayışında bir yenilenme, şartları ve uygulamayı halktan birinin yargılayıcı bakış açısı ile vermesi bakımından yeni bir eser fakat roman kurgusu ve insanı yazma ve biçim olarak da mevcut uygulamanın devamı niteliğinde bir deneme Yine ilave olarak şunu da söyleyelim Sabahattin Ali hikaye ve romanda, edebiyatımıza, ve realizm ile romantizmin ortak bir terkbi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Erkan-i Şikestenin ilk intişarı tarihlerinde matbuata o kadar şiddetli bir sansür hakimdi ki, müsaadesi olmadan tek satırında hitap olunması hayal dahi edilemezdi. Bu bağlamda Tevfik Fikret bir çok manzumeleri ile doğrudan doğruya İstibdat idaresini hedef tutuyor fakat bunu işaretler yoluyla yapıyordu. "Kâmis-i Yusuf" , kıssa-i enbiyadan bir parça zikreden bu manzume, Yusuf'un gömleğini koklar koklamaz gözleri açılan Yakup gibi, milletinde, beklediği Hürriyet havasını teneffüs eder etmez uyanacağını söylemiş oluyordu. Bu manzume neşredilince Fikret "hamdolsun sansür anlayamadı" diye bir çocuk gibi sevinmiş.
Sinekli Bakkal ve Yaban edebiyatımızda bildiğimiz cinsten llasik roman zevk ve kurgusunun nihayeti Fahim Bey ve Biz ile birlikte Samet Ağaoğlu'nun Strazburg Hatıraları (1945) ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Abdullah Efendinin Rüyaları (1943) , kuşkusuz Sait Faik hikayesi ile birlikte edebiyat havası 1950'lerde başlayacak yeni hikaye ve romanda bağlayan öncü/ mutavassıt eserler olarak karşımıza çıkarlar.