Dini kitleler arasında kaskatı kesilmenin ve hareketsizliğin her derecesi bulunabilir; ama bir kitlenin bugüne kadar ulaşabildiği en üst düzeyde durağanlık, kitleye dışarıdan zor yoluyla dayatılandır. Herhangi bir çarpışmada her biri diğerinden daha kuvvetli olmak iddiasındaki iki kitle karşılaşır. Savaş çığlıklarıyla, kendisine olduğu kadar düşmanına da, daha kuvvetli olduğunu ispat etmeye çalışır. Çarpışmanın amacı diğer tarafı susturmaktır. Birlikte çıkardıkları yüksek perdeden sesler haklı olarak korkulan bir tehdittir; hepsi öldürülünce bu ses sonsuza kadar susturulmuş olur. En hareketsiz kitle düşman cesetlerinin oluşturduğu kitledir. Önceden yarattıkları tehlike ne kadar büyükse, onları hareketsiz bir yığın olarak görme arzusu da o kadar büyüktür.
Onları böyle, savunmasız bir ceset yığını olarak görmek, yoğun ve kendine özgü bir duygu uyandırır, çünkü çok kısa bir süre önce canlı bir düşman, bir savaşçı, kana susamış biri olarak karşılarındaydı
İnsanı, bilinmeyenin dokunuşundan daha çok korkutan hiçbir şey yoktur.
(...)
Hırsız korkusu yalnızca soyulma korkusu değildir, aynı zamanda karanlığın içinden aniden uzanan beklenmedik bir elden duyulan korkudur.
Kitle içinde meydana gelen en önemli olay deşarjdır. Deşarj olmadan kitle gerçek anlamda mevcut değildir; kitleyi yaratan deşarjdır. Deşarj anı, kitleye dahil olan herkesin farklılıklarından kurtulduğu ve kendilerini diğerleriyle eşit hissettiği andır.
Bir kitlenin iç yaşamının en çarpıcı özelliklerinden biri zulme uğramış olma duygusudur; bu duygu bir kez ve sonsuza dek düşman ilan ettiği insanlara yönelttiği kendine özgü bir öfke ve sinirliliktir.
Ateş son derece bulaşıcıdır; ateş karşısındaki güçsüzlüğü insanı her defasında şaşırtır. Bir şeyde ne kadar hayat varsa o şey ateş karşısında o kadar dirençsizdir; yalnızca mineraller, bütün maddeler içinde yaşamdan en yoksun olanı onunla başa çıkabilir.