Bu kitap, geçmiş, şimdiki ve gelecekteki devrimleri anlamak için mutlaka okunmalıdır diye düşünüyorum. Kalabalık psikolojisini analiz eden Le Bon, herkesin bilmesi ve özümsemesi gereken iki temel unsuru ayrıntılarıyla açıklıyor:
1) Kalabalık kalabalıktır. Aptallardan ya da bilginlerden oluşursa oluşsun, kalabalık, üyelerinin en temel, ilkel ve şiddetli içgüdülerini yüzeye çıkaran isimsiz bir kitle, şekilsiz bir canavardır. Diğerleri arasında olmanın yüklediği cezasızlık, kalabalık tehlikesinin temelidir.
2) Devrimler (kalabalığımı kışkırttı), bir durum artık gerçeklikle uyumlu olmadığında gerçekleşir. Bu kopukluk yıllarca sürebilir ama bir noktada tiranların gerçekliği ile kontrol ettikleri halkın gerçeği arasındaki fark artık sürdürülebilir olmaktan çıkar; katlanmak çok zor oluyor. Sürtüşme o kadar yoğunlaşır ki, (totaliter) sistem, kalabalığın (eski düzenin) durdurulamaz bir yıkıcı gücü olarak ortaya çıkmasıyla iç içe geçer. Le Bon'un altını çizdiği şey, bu yeni gerçekliğin (devrimin getirdiği yeni gerçeklik) bir kaos dönemi olduğudur. Eski sistem ile gelecek yeni düzen arasında bir geçiş dönemi.
Bu, şu anda tanık olabileceğimiz dünya olaylarına daha fazla perspektif veriyor,
Ve Bu perspektifi Napolyon, Buda, Sezar, ,İskender, Muhammed, Isa gibi tarihe namzetmiş isimleri örneklendirerek vermiş..
Okurken sıkıcı olsa da daha sonraları ilginizi çekiyor. Kitabın sıkıcı olmasında çevirinin de etkisi olduğunu düşünmekteyim. Farklı yayınevlerinden de denenebilir.
