Son yaprağı okuduktan sonra derin bir nefes aldım. Tuttum içimde bırakmadım. O kısacık zamanda ne kadar çok şeye şükrettiğimi tahmin bile edemezsiniz.
Ahhhhh !.. Ne kadar çok derdimiz sıkıntımız var. Sahip olmayı hayal ettiğimiz; arabalar, evler, yatlar, katlar, ikincisi.. beşincisi.. Aman Allah'ım o elbiseler, ayakkabılar, bilgisayarlar, saatler, telefonlar, parfümler...Yetmiyor diye yakındığımız maaşlar.. Geleceği belli olmayan gelecek için bitmeyen kaygılar. Sonra sevgi dilendiğimiz aşklar. Beklediğimiz aslında var olmayan sevgililer, onlar için akıtılan yaşlar harcanan zamanlar..
"Ne oldu şimdi bu deli hatuna başladı yine sayıp dökmeye," dediğinizi duyar gibiyim. Sahip olduğumuz bütün değerleri o kadar sıradanlaştırmışız ki artık onların farkında bile değiliz. Evet.. Bu kitap da beni çok etkiledi
bi' silkeledi. Heyyy Emine kendine gel, dedi. Şu alabildiğin nefes için, sağlığın için, evlatların için, imkanların için başına gelen her güzel şey için teşekkür et, dedi..
Önce anneliğimi sonra insanlığımı sorguladığım çok yoğun duygularla okuduğum, " Ben olsaydım ne yapardım? " diye diye empatinin dibine vurduğum, yazarın üslubuna, kişilik analizlerine hayran kaldığım şahane bir deneyim oldu benim için...
Daha kitabı rafa kaldırmadan aldım kuzularımı sımsıkı sarıldım için için ağladım.. Öpüp koklayıp şükrettim..
Velhasıl Kelam; hayat kısa.. kuşlar uçuyor.. Önceliklerimizi değiştirmenin vakti geçmeden...