Kitap o kadar kötüydü ki, bitsin de kurtulayım diye okudum. Buradaki olumlu yorumları görünce de şaşırdım. Basit bir kurgu, tekdüze karakterler, yazarın bilindik konularından biri... Yeşilçam senaryolarından farksız bir kurgu, öyle söyleyeyim. Edebi bir yanı da yok ki, bir yerden kendini kurtarsın. Evet, acımasızca davranıyorum; ama haksız olduğumu düşünmüyorum.
Yazarın okuduğum dördüncü kitabıydı. Sonradan bir kitap daha okudum ya, bundan aşağı kalır yanı yoktu. Neyse, Ateşböceği Yolu'nu çok sevmiş, Kış Bahçesi'ni de okumuştum. Memnun kaldım bu kitaplardan. Sonra Gerçek Renkler'i okudum, artık beğeni seviyemin düşmeye başladığı aşikardı, ama bu kitapla birden o kadar aşağıya düştü ki anlatamam. Evde iki kitabı daha var okunmayı bekleyen, ama sanmıyorum ki yakın gelecekte okuyayım.
Bir yazar aynı yerde saymamalıdır. Sürekli aynı konuları anlat anlat nereye kadar. Biraz kendini geliştirmek de gerekmez mi? Sanırım bu kadar yergi yeter. Kitabı tavsiye etmiyorum, bu kadar netim. Bu yazdıklarımı Ateşböceğinin Şarkısı kitabı için de geçerli buluyorum. Bir eleştirim de o kitabın sayfasında olacaktır.