Kız Kulesi'ndeki Kızılderili

Sunay Akın

Kız Kulesi'ndeki Kızılderili Sözleri ve Alıntıları

Kız Kulesi'ndeki Kızılderili sözleri ve alıntılarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili kitap alıntılarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marlon Brando, Kızılderililerin direnişine destek veren sanatçıların başında gelir. Anılarını derlediği "Annemin Öğrettiği Şarkılar" adlı kitabında şunları yazmıştır: "İnsanların çoğunun, bu ülkenin, onun asıl sahipleri olan Kızılderililerden çalındığı, bu insanların milyonlarcasının ülkelerini çalanlar tarafından öldürüldüğü gerçeğini ciddiye almamasını hiç, ama hiç anlayamıyorum."
Sayfa 100
Sunay Akın Sunay Akın, bir "araştırmacı gazeteci" değildir.Gazeteci bile değildir.Altıüstü bir şair! Ama,"araştırmacı şair". Sömürünün, zulmün, katliamın, savaşın suçluların, haber ve imge arasında, karmaşık, inanılmaz, ama kesinlikle doğru ve "kanıtlara dayanan" ilişkilerkurarak yakalayan bir "araştırmacı şair". Metin Göktepe davasına, Şair Eşref, Nâzım Hikmet vedaha niceleri, onun çağrısına uyup ellerinde dizeleriyle tanıklığa gelirler. Üniversite öğrencilerinin eylemini desteklemek için, bin yıllar öncesinden Euklides'i getiren de; Bosnalılarla, Kürtlerle,"Cumartesi Anneleri"yle, Afrikalı halkların, Kızılderililerin, Eskimoların şiirlerini, söylencelerini buluşturan da odur. Bu kadar çok ilişki ve bağlantı kurmayı nasıl başarır, Sunay Akın?
Reklam
Robert Bent'den öğreniyoruz: "Bacağından aldığı yarayla yerde yatan bir kadına takıldı gözüm, askerlerden biri kılıcını çekerek kadının yanına geldi. Kadın kendini korumak için kolunu kaldırdı. Ama asker kılıcıyla vurarak kolunu kesti, bu kez öbür kolunu kaldırdı, asker kılıcıyla onu da kesti, sonra öldürmeden öyle bıraktı gitti." Köyde, "Squaw" denilen, bir Kızılderili kadınla evlenip kabileler arasında yaşayan beyaz erkekler de bulunuyordu. Ama onların da sonu farklı olmaz: "Otuz, kırk kadar Squaw korunmak için bir çukura sığınmışlardı, altı yaşındaki küçük bir kızın eline bir sopaya bağlanmış bir beyaz bayrak vererek ortaya saldılar; kızcağız daha birkaç adım atmıştı ki, vurulup düştü. Daha sonra o çukurdaki bütün Squaw'lar ve dışarıda kalanlar hep öldürüldüler. Squaw'lar en ufak bir direnme göstermiyorlardı. Gördüğüm bütün ölülerin kafa derileri yüzülmüştü. Karnı ortadan yarılmış bir Squaw kadını, yanı başında henüz doğmamış bir çocuğuyla, yerde yatıyordu." Robert Bent'in sözlerini Teğmen James Conner'de doğrular: "Ertesi gün savaş meydanında dolaştığımda, kafa derileri yüzülmemiş tek bir kadın, erkek ya da çocuk ölüsüne rastlamadım; çoğunun gövdesi en korkunç işkencelere uğratılmıştı; erkeklerin, kadınların ve çocukların cinsel organları kesilmişti."
Yüreklerini şiirle ısıtan bu güzel insanların dünyasından ayrılırken, Eskimo şiirinden şu iki dizeyi de yanımıza almayı unutmayalım: "Sözler erir gider Sise bürünen tepeler gibi"
ABD hükümeti ile Meksika hükümeti arasında bir anlaşma yapılır. Bu anlaşmaya göre Apacheler'i takip eden her iki devletin askerleri birbirlerinden izin almaksızın sınırı geçebileceklerdir. Askerlikte sınır "namus" demektir. Ama bir Kızılderili öldürecekseniz namusun çiğnenmesinin bir önemi yoktur.
Kizilderililierin aşağılamak icin bir tabela konulmuştur : “Meksika kentine pantalonsuz girmek yasaktır.”
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.