Kırmızı ve siyah 19. yy da ahlâkî yozlaşmanın bir yansıması gibi geldi bana. Bu durumun diğer yansımaları da Anna Karenina ve bizdeki Ask-i Memnu olarak düşünülebilir.
Zengin olma ve soylular arasında yer almak isteyen, bu konuda da oldukça hırslı olan kahramanimiz Julien Sorel bu konuda oldukça başarılı olur. Aldığı latince dersleri sayesinde belediye başkanının çocuklarına öğretmenlik yapmaya başlar. Başkanın eşi Bayan Renal ile aralarındaki ilişki karşı koyamadiklari bir boyuta ulaşır ve başkana gelen imzasiz mekruplar vesilesiyle de oradan ayrılır.
Rahipler okulunda sıkı şartlarda eğitim alır, hırsı ve azmiyle burada da takdirleri kazanir. Tavsiye üzerine avukat Markinin evine yazman olarak göreve başlar. Markinim kızı Mathilde ile kahramanımız Julien Sorel arasinda epeyce gelgitli olan bir aşk serüveni başlar. Ancak bu ask macerasinda Julien' in hataları karşısına çıkar.
Marki Julien' in onceki yasak aşk macerasini öğrenince kızını koruma iç güdüsüyle davranır. Ne yazik ki fayda etmez. Tam soylular arasina katılacak bir burjuva olacakken her şeyin bozulmasiyla Julien hata ustune hata yapar ve kendi sonunu hazirlar.
Okurken zirlandigim anlar olsa da genel olarak oldukca keyifli bir eserdi. Okumayi dusunenlere tavsiye edetim.
