herkese selam.
uzun zamandır bu kitabı okuyordum ve nihayet bugün bitirdiğime seviniyorum. o kadar uzun zaman elimde süründü ki artık bitmesinin zamanı gelmisti.
yazarın okuduğum ilk romanı ve ne yalan söyleyeyim fazlasıyla büyük bir beklentiyle başlamıştım. beklentimi karşılamadı desem olur.
kitabın konusuna gelecek olursam, dünyayı etkisi altına alan bir salgınla beraber yaşayan ölüler ortaya çıkar ve insanları yemeye başlar. Bu yok oluşun ardında ise hayatta tutunmaya çalışan 3 karakterimiz var; Scarlet, Miranda, Nathan.
Scarlet, kocasının ondan boşanmasının ardından kızlarıyla birlikte hayata tutunan güçlü bir anne. Nathan, karısının onu terk edişinin ardından kızı Zoe ile birlikte yapayalnız kalan bir adam. Miranda ise kız kardeşi ve sevgilisiyle birlikte hayatını sürdüren genç kız.
kitabın konusunun salgın olması ne yalan söyleyeyim fazlasıyla dikkatimi çekmişti. Karakterlerin Kızıl Tepe çiftliğinde birleşmesi ve orada yaşayan ölülere karşın hayatlarını sürdürmeleri fazlasıyla etkileyiciydi. Ama özellikle Scarlet'in yaşayıp yaşamadığını bile bilmediği kızları için diğerlerinin hayatını tehlikeye atması fazlasıyla sinir bozucuydu.
kitap bir süre sonra mücadeleden çok aska kaydı ve bu da beni sıktı. son sayfalara doğru fazlasıyla zorlandım.
okumanızı tavsiye eder miyim? yine de her şeye rağmen güzel bir kitaptı. ama sinirlerimi bozdu mu? hem de fazlasıyla... özellikle de o karakteri öldürmek istedim.
yazarın diğer kitaplarıyla tanışmayı dört gözle bekliyorum.
kitaba puanım: 7/10