Koronavirüs pandemisi döneminde salgın konulu pek çok kitap okuduk, film izledik hepimiz. Fakat bu eser, salgını günümüzde yaşanmış gibi hissettiriyor şüphesiz.
Kızıl Veba, 2013 yılında kendini gösteren kızıl veba salgınını ve etkileri sonucu yıllar içinde medeniyetin aldığı vaziyeti konu alıyor. Kızıl Veba virüsü, yüzün kızıl bir renge bürünmesiyle ilk belirtisini gösteren ve yakaladığı vücudu dakikalar içerisinde öldüren bir hastalıktır. Bu sebeple yayılım ve ölümler hızla artmıştır.
Sağ kalan son insanlar ise bir şekilde hayat kurup yaşamaya çalışmışlar ancak bilim teknoloji, sanat ve kültürden uzaklaşmış olan insanlık, artık ilkel ve yabani bir hale dönüşmüştür.
Eser, 1912 yılında tefrika edilmiş olmasına rağmen, 2013 yılını anlatırken sanki günümüz teknolojisini anlatıyor hissi veriyor. En azından ben okurken öyle hissettim. Günümüzdeki teknolojinin ve sosyal yaşamın gelişmelerine göre yazılmış gibiydi. Yazar 2013 yılına dair verdiği ufak bilgilerle günümüze ışık tutmuş.
Dili oldukça sade ve akıcıydı. Zaten Jack London'ın şahane diline aşina olanlar bilir. Son derece minimal ve etkileyici bir üslupla yazılmıştı. Alışkın olduğumuz London dili diyebilirim.
Sürükleyici ve gündemimize de uyumlu, heyecan uyandıran, küçük bir klasikti. Okunmalı