Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Kızıl Veba
Jack LondonKızıl Veba Yorumları ve İncelemeleri
Kızıl Veba yorumları ve incelemelerini, Kızıl Veba kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Kızıl Veba puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir uygarlığın ortaya çıkan öldürücü bir hastalıkla nasıl yok olduğunu,dengelerin nasıl değiştiğini
günümüz çağında hali hazırda yaşadığımız hastalığa ithafen yazılmış bir kitap.Verilen mesaj güzel her şeye rağmen insan kalabilmek asıl mesele!
Kızıl Veba, (2073 yılında) bir dedenin torunlarına veba hastalığını ve 2013'de yaşanan veba salgınıyla beraber insanlığın içinden geçtiği süreci anlatır. İnsanlar bu salgınla birlikte yok olmakla karşı karşıya kalır. Hatta medeniyet yüzyıllarca geriye gider. Kurguyla alakalı daha fazla detaya girmeyip detayları okuyacakların merakına bırakmak istiyorum.
Bir pandemi dünyası kurgulayan London aynı zamanda toplum sorunlarına da ışık tutmaktan geri kalmayıp kapitalizm gerçeğine, sosyal statülerdeki adaletsizliklere değinmiş. Yazarın, eski dünya düzenindeki problemlerin kurulacak her yeni düzende yeniden baş göstereceğini ifade etme biçimi de oldukça hoş aslında. Bunu çocuk tiplemeleri üzerinden yapmış.
"Zaten her şey geçip gider. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek, sonu gelmez bir akış içinde birbiriyle itişip çekişecek o ölümsüz tipleri ortaya çıkarır: rahibi, askeri ve kralı."
Çocukların karakterlerinden ve söylediklerinden her birinin bu üç ölümsüz tipin tanımlaması olarak kurgulandığını görüyoruz kitapta.
***Kitabı okurken aklına "Ben Efsaneyim" filmi gelen tek kişi miyim bu arada? Prof. Smith'in atı ve köpeğiyle insanlığın sonunun geldiğini düşünerek ova bayır gezdiği kısımda özellikle film gözümün önüne bol bol geldi. Tabii bu kitapta mutasyona uğramış insanlar görmüyoruz. Sadece küçük bir benzerlik diyelim.
Her şeyi insan başlatır. İyiliği, kötülüğü, medeniyeti, kavgayı, bilgiyi, savaşı, evcilleştirmeyi, silahı… İnsan denen varlık doğru bir şekilde yaşasaydı ne bu kitapta anlatılan Kızıl Veba salgını olurdu ne de günümüzde yaşadığımız kötü olaylar. Doğa bizlere işaret veriyor. Yaptığımız yanlışları fark etmemizi istiyor fakat büyük bir kısmımız hala bu kötü gidişatın farkında değil. Bu kitabı okuyun. Okuyun ki belki günümüzde yaşadığımız sorunları daha iyi anlar, yanlışlarınızdan ders çıkarıp doğrusunu yapmaya özen gösterirsiniz.
Koronavirüs salgınından sonra basıma girmiş bir kitap... İçeriğinde de salgın yüzünden 20 milyar insanın başına ne geldiği anlatılıyor.
Edebiyat profesörü olan bir dede, kızlarından olma üç torununa geçmişten bugüne doğru neler olup bittiğini anlatır.
Doğu’dan Batı’ ya gelen bir veba hastalığı...İnsanın önce yüzünü pembeleştiren sonra da ayaktan yukarı doğru oluşan kasılmalar ve soğuma ile kendini gösterir. Soğuma en son kalbe geldiğinde de kişi ölür. Bu süreç ise on beş dakikayı bulmamaktadır.
Bulaşıcı olduğu için herkes biribirinden kaçar, cesetler ortada kalır... Tüm dünya salgından etkilenir ve yaşayan birkaç kişi kalır. Neslin devamı için normalde birbirine yaşça ve seviye olarak denk olmayan kişiler evlenir. Buradaki torunlar da o evliliklerden olma 3. kuşaktır. Dedenin kullandığı birçok kelime onlar için anlam ifade etmez: para, uçak, okul... Gelişmişlikten ilkelliğe gidilmiştir çünkü. Her yerde vahşi hayvanlar, devasa bitkiler ve sayılı insan...
Jack London, bu kitabı yazarken esinleneceği herhangi bir salgın yokmuş ama yine de sanki gerçekten bir salgın görmüş gibi gerçekçi yazmış. Sürükleyici ve merak uyandırıcı bir anlatımı var. Hikayede insan nüfusunu yok edecek hızla yayılan, öldüren bulaşıcı hastalık anlatılıyor. Bundan kurtulmayı başaran
bir azınlık var, bunlardan biri ise eskiden edebiyat profesörü olan James Howard salgından 60 yıl sonrasında ilkel şartlarda büyüyen torunlarına salgının başlangıcını anlatıyor. Herkese tavsiye ederim. Okuyun okutturun.
Kızıl Veba
Jack London’ın 1900’lerde kaleme aldığı ve kıyamet sonrası edebiyatın öncüleri arasına girdiği bu kitabı aslında günümüz dünyasının çalkalandığı covid-19 salgının kötü sonunu düşündürüyor. Kızıl veba kadar hızlı öldüren bir salgın değil belki evet ama ya öyle olsaydı çağın sonu ve yeni bir başlangıcı olsaydı neler yaşanacaktı sorusuna bir cevap veriyor kitap. Her şeyin tekerrür ettiği dünyada her şeyi yeniden yaşayacak olan insanlığın bir köprüsü olan eskiden yeniye bağ kurmayı amaç edinen Granser aslında hepimiziz. Dünyada tek kaldığını düşünen, geçmişi ve geleceği bilen tek kişinin sen olduğunu düşün, ne yapardın? Kızıl veba böyle durumda olan Granser’in torunlarına aktardıklarından ibadet kısa bir kitap, okurken keşke daha uzun olsaydı ileride neler olacaktı kim bilir diye bir dürtü oluşturdu ama kısa bir süre sonra düşüncelerimle baş başa kaldığımda Jack London’ın bana ‘aslında olacakları biliyorsun, uzatmama gerek yoktu’ dediğini hissettim.