Basın Savcı Yardımcısı çekti masanın gözünü, çıkardı bir dosya. Kızılırmak kitabı ,sayfa sayfa, dize dize çizilmişti, kırmızı bir kalemle. «Bilirkişi suç buldu kitapta» dedi. Haşan Hüseyin, «Olamaz!» dedi. Tutanak yazıldı, imzalandı. Basın Savcı Yardımcısı, «Bi dakka..» dedi. Danışmağa gitti. Danıştı. «Bi dakka bekleyin dışarda» dedi. Bekledi Haşan Hüseyin. «Ne oluyor?» dediler oradakiler. «Bilmem» dedi Haşan Hüseyin. Çantası elindeydi. Bir sivil polis, «Nerelisiniz Haşan Hüseyin bey?» dedi; «işin bitik!» der gibiydi. Bir de sigara uzattı. Bir başka polis, Haşan Hüseyin'i aldı, Sulh Ceza Yargıcına götürdü. Soğuk. Buz. Karanlık. Bir beş dakika. «Tutukluyorum» dedi Yargıç. Hapisânenin kırmızı arabası, Hasan Hüseyin’i alıp götürdü, Ankara Merkez Cezaevine soktu. Ve Haşan Hüseyin, Kızılırmak adlı yapıtından ötürü, «komünizm propagandası yapmak» suçuyla, 142. maddeye göre tutuklandı 30 Ocak 1967.
Yaklaşık üç yıl sürdü , Kızılırmak’in beraat etmesi.
Fikrini söylemek, yanlışa ,yalana itiraz etmek, dile getirmek, hangi çağda olursa olsun, yürek ister!
İyi ki gelip geçmişsin bu dünyadan.