Başka bir konu bulalım. Boş ver! Şimdi...
Anladı, kızacaktı. Bam teline basmak iyi neticeler doğurmazdı. Levhalaşmış bütün sözleri okudular. Güçlerini birleştirerek, indiler aşağıya... Maltepe... Ve akşamın karanlığına dek süren mutlu bir beraberlik...
Gülçin gözüktü. Bu denli karmaşık bir toplumda taze ve saf bir yürek. Riyakârlık bilmeyen bir kişilik... Samimiyet ve bağlılık... "Seviyor! Ben? Ben de seviyorum galiba. Demek galiba, öyle mi? Emin değilsin. Bilmem... Şu var ki, o başka, ayrı ve o pak bir yüreğe sahip... Her an demode olan değerler curcunasının ortasında kendini korumayı becerebilmiş birisi...
Ey gezinen insanlar! Hür olduklarını sanan zavallılar! Ona buna kulluk edenler! Boyunlarında görünmez iplerle başkalarının kıçlarına bağlamışlar! İnsan olmayı unutmuşlar! Sizler!
Kızılay'a yolculuk. Otobüsün içinde. Kalabalık. Her durakta yük oranı fazlalaşmakta. İnsanlar bir beden. Birbirine yapışmış bir halde. Nefes almak dahi güç Zor bir yolculuk. Hem ne diye bindi ki? Ne işi var Kızılay'da? Ne yapacak? Kimi görecek?!
Akşam da olmuyor, nereye gitsem ki? Gece güzel, gece dost. Gece birçok ayıbı örter. Karanlık iyi. Karanlık hoş. Karanlık bir elbise. İnsanın ayıplarını, kötülüklerini, pisliklerini örter. Karanlığı beklemeli.
O da uyumak istiyordu. O da bir şeyler duymadan, görmeden yaşamak istiyordu. Ama insandı, aklı vardı, muhayyele gücü vardı. Düşünmeden, görmeden, etmeden, yaşamazdı. Olmazdı...