"İnsanlar adaleti ve eşitliği sadece ve sadece kanunlara borçludur."
Rousseau Toplum Sözleşmesi'ni yazdığında Fransız Devrimine çok az bir vakit kalmıştı, Fransa adaletsizlik ve eşitsizliğin girdabına girmiş, Kral ve eşrafı olanlara uzak, toplumdan kopuk bir hâlde yaşarken bütün aydınlar halkı içinde bulundukları durumu sorgulatan eserler üretme zincirine halka üzerine halkalar eklemekteydi.
"İnsan özgür doğar ve her yerde zincirlidir."
Marki,Düşes,Kontes,Dük,Kont,Baron...
Kast sistemini eleştirirken belki de Fransız toplumunun önündeki mevki ve soyluluk yazarımızı Rousseau'yu da okumasıyla kendi memleketi Almanya konusunda düşünürken bu novellayı yazmaya itti.Eser, toplum ve birey arasındaki karşılıklı koruma sözleşme akdi yerine getirilmediğinde, yaşanacak sonun neler olabileceğine dair biraz mizahi biraz trajik bir şekilde çizilmesini işlemekte.İnsanların soydan veya mülkiyet hakkından elde ettiklerinden kaynaklı yapacağı hataların toplumun bozulmasına ne kadar büyük yol açacağı ve bunun önünde kimsenin duramayacağı özellikle Martin Luther gibi bir örnekle devam ettiriliyor.
Son olarak;
"Önyargılı bir insan olacağıma paradokslu bir insan olurum daha iyi."
