Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen gel. Sana "gel" diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat, gel.
O tarihlerde Nâzım Hikmet “muhalif” TKP’liydi (Türkiye Komünist Partisi). Faaliyetleri yasaklanınca yeraltına çekilen TKP’nin Merkez Komite üyeleri ile TKP dışında kalan muhalif Nâzım Hikmet arasında 1930’dan itibaren çatışma vardı. Bu, Nazım Hikmet’in İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde “gizli örgüt kurup komünizm propagandası yapmak”tan yargılanmasını engellememişti. Nâzım, 30 Aralık 1936’da 13 kişiyle gözaltına alındı. Dava altı ay sürdü; cezaevine girdikten sonra tutuksuz yargılanmak üzere Nisan’da salıverildi. 21 Haziran 1937’de sonuçlanan davadan ceza almadan beraat edip aklandı. İşte bu dava devam ederken, Mayıs sonunda Ankara’ya gitti. Amacı, hakkındaki komünizm-örgüt ilişkili soruşturmalardan kurtulmaktı. “Evinin geçimini sağlamak için sabahtan akşama kadar çalışan” biriydi. Devletteki arkadaşlarından isteği, bu durumu polisleri üstüne gönderenlere, davalar açtıranlara anlatmalarını talep etmekti.