Komşular ve Düşmanlar

Ian Black

Komşular ve Düşmanlar Sözleri ve Alıntıları

Komşular ve Düşmanlar sözleri ve alıntılarını, Komşular ve Düşmanlar kitap alıntılarını, Komşular ve Düşmanlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mordehay Bar-On, Gazze yakınlarında, binlerce mültecinin menzil dışında kum tepelerinde zar zor yürümesini uzaktan seyrettiğini anlatıyordu: ‘Yine de tepelerden birine bir makineli tüfek yerleştirdim ve onların yönüne doğru ateş ederek bütün mermi şeridini bitirdim. Kimse zarar göremezdi, ben de kimseye zarar verme niyetinde değildim. Simgesel bir eylemdi, Filistinlilere bir mesajdı: Artık gittiğinize göre geri dönüşünüzün yok, uzak durmak zorundasınız.’
Sayfa 116 - PegasusKitabı okudu
İngiliz güçleri yaklaşık yirmi beş bin askeri olan iki ordu tümeninden oluşuyordu. İngilizler Arap köylerini, toplu para cezaları vererek ve gerillaların saklandığı söylenen evleri havaya uçurarak cezalandırıyordu. Cezalar ödenmezse hayvanlara el konuyordu. Portakal ağaçları ve bağlar sökülüyordu. Araplar trenlerin önünden giden bakım drezinlerine oturtularak ya da mayın saldırılarından korunmak için ordu konvoylarıyla birlikte kamyonlara bindirilerek canlı kalkan olarak kullanılıyordu. Kamyonlarda, bazı askerler yolculuğun sonunda çok sert fren yapıyor ve motor kaputunun üzerinden aşağı düşen Arap’-“pis Doğulu”- kayıtsızca ezerek öldürüyor ya da sakat bırakıyordu. “Kara mayınları varsa, bunlara çarpan onlardı [Arap mahkûmlar]. Çok pis bir numaraydı ama eğ leniyorduk,” demişti bir başka asker. Aramalar sırasında, askerler bir köyü kuşatıyor (genelde şafaktan önce) ve erkekleri tel kafeslere kapatıp arama yapıyorlar ve her şeyi mahvediyorlardı; tahıl stoklarını yakıyorlar, yiyeceklerin ve ev eşyalarının üzerine zeytinyağı döküyorlardı. Erkekler, şüpheli birisini bulduğunda başıyla işaret eden kapüşonlu Arap muhbirler tarafından ya da belgelerini kontrol eden İngiliz polisi tarafından taranıyordu. Lübnan sınırı yakınlarındaki El Bassa'da ve El Halil yakınlarındaki Halhul'da katliamlar yapıldı ama bunlar yıllar sonra ortaya çıktı.
Reklam
Yahudi Ajansı tarafından Arapları kalmaya ikna etmek için Hayfa’ya gönderilen Golda Meir, Arap kadın, çocuk ve yaşlıların gitmek üzere beklediği ve kahveyle ekmeğin hâlâ masada durduğu boş evleriyle ‘ölü bir şehir’ buldu. Bir Haganah komutanıyla birlikte Vadi Nistas’taki terk edilmiş evleri gezerken, gözyaşları içinde yaşlı bir kadınla karşılaştı; Meir de ağladı.(!) Ancak Ben-Gurion birkaç hafta sonra çarpışmalar sonra erene kadar mültecilerin geri dönmesini istemediğini açıkladı.
Sayfa 108 - PegasusKitabı okudu
"Yeryüzündeki her yerli halk, kendini sömürgeleştirilmekten kurmak için en ufak bir umudu olduğu sürece sömürgecilere direnir," diye yazmıştı Jabontinski.
Geçmişin ortak bir anlatısı yoksa da en azından gelecek için bir tane yazmamıza izin verin. -Filistinli yazar Odeh Bişarat
"Her şey üç dilde yazılı: İbranice, Arapça ve ölüm." -Yehuda Amihay
Reklam
“Modern Yafa 1948'de yeniden formatlanmış bir bilgisayar ya da sıfırlanmış bir saat gibi yeniden doğdu," diye yazmıştı Israilli bir kültür yorumcusu.İnsan ve yer adlarının İbranileştirilmesi siyonist projenin altmış yıl önceki başlangıcından beri önemli bir ögesi olmuştu. Artık ülkenin Arap tarihini ve kimliğini silecek ve Yahudi devamlılığını -Filistinliler daha sonraki, daha güvenli ve siyasi olarak bilinçli bir çağda “bellek katli” kampanyasının bir parçası olarak nitelemişti- vurgulayan dönüştürücü bir ölçekte yapılabilirdi.
İsraillilerin barış yapmak için Filistinli ‘ortak’ bulamadıklarını, düşmanlarını harekete geçirenin adalet ve anlaşmazlığı sona erdirme arayışı değil nefret ve önyargı olduğunu iddia etmesi olağandır. Terör devam ediyor.
Sayfa 3 - PegasusKitabı okudu
Tel Aviv'deki, siyonist değerlerin gururla aşılandığı seçkin Herzliya Lisesi'nin müdürü Haim Bograşov şöyle diyordu: Bütün bir kuşak boyunca çocuklarımıza boyunlarını bıçağa uzatmalarını, Safad'ın ölüleri gibi ölmemelerini, El Halil'in katledilmişleri gibi yok olmamalarını öğrettik. Artık bitti. Bizim için isyan zamanları geçti ve bir daha dönmeyecek ve bu yüzden direnmeden ölmeyeceğiz.
Genelde Ürdün, Filistinlilere diğer Arap ülkelerinden çok daha iyi davranıyordu, onlara yurttaşlık vermiş, resmî belgelerde “mülteci" terimini kullanmayı bırakmıştı. Nisan 1950'den önce bile Kral Abdullah artık kendi denetimi altında olan, BM'nin 1947 tarihli bölünme planında büyük bölümü Filistinlilere bırakılan bölgenin bundan sonra Batı Şeria olarak anılacağını açıklamıştı. Resmî belgelerde ya da yazışmalarda “Filistinli” teriminin kullanılması yasaktı. Açık Filistinli niteliği olan derneklerin Nablus'taki Hayfa Kültür Derneği, Ramallah'taki Yafa Müslüman Spor Kulübü gibi, siyasi etkinlikler yürütmesi yasaktı. İsrail gibi Ürdün de Filistinlilere resmî yurttaşlık teklif etmişti ama İsrail gibi aynı zamanda Filistinli kimliğini yasadışı kılmıştı. Her iki ülkenin politikası da, “ortaklık ve eşitlikten çok denetim ve asimilasyon"un altını çiziyordu.
Reklam
Sir Alan Cunningham, Britanya'nın son Filistin Yüksek Komiseri manda yönetiminin utanç verici şekilde sona ermesinden birkaç hafta önce çok güzel ifade etmişti.“Filistin'de siyaset yaparken karşılaştığım en dikkat çekici olgu, Arapların da Yahudilerin de sorunu ele alırken birbirlerinden hiç söz etmemesiydi," demişti. “Ve sanki birbirlerinin varlığını yok sayıyor gibiydiler."
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.