Samsun'da muhafazakar bir evde başlıyor hikaye. Lisede arkadaşlarla yapılan gizli görüşmelerle serpiliyor "komünistlik".
Vedat Türkali bu kitabında Cumhuriyet'in kuruluşundan beri neredeyse hep gizli faaliyet göstermek zorunda bırakılan komünist/sosyalist cephesine adım atışını anlatıyor. Her yeni atılım gibi önce bebek adımlarını sonra delikanlılık çağını hissediyoruz sayfaları hızla geçerken.
Esasen ne bekliyor peki bizi bu kitapta ?
İlk öğretmenlik yılları, Merih Hanım'la hikayesi, askeriyeye girişi ve kurtulma çabaları, yoldaşların güvensizliği ve güven vermeyişi, sözde sol kemalist iktidarın komünizme yaklaşımı, finansçı kapitalist kesimin ülkeyi ele geçirişi, TKP'nin enternasyanole bağlılığı ve alınan yanlış kararlar, Türkali'nin Leninizm, Marksizm ve Stalinizm kıskacındaki komünizme bakış açısı, şiirlerinde ve romanlarında esinlendiği anılar ve kişiler...
Vedat Türkali'nin romanlarını, denemelerini, yazılarını merak ediyor takip ediyorsanız; onun düşün hayatına ilgi duyuyorsanız okumadan edemeyeceğiniz bir eser.
96 sayfalık akıcı Türkçe, paha biçilmez anılar ve 1940'lar Türkiyesi...
İlk sayfalardaki anı ve kişi yoğunluğu sonlara doğru yerini derin ve keskin fikirlere bırakıyor.
Güzellikler ve acılar birikiyor o yıllarda ve sonuç olarak ortaya müthiş bir kaleme sahip Türkiye'de eşine az rastlanan komünist bir romancı çıkıyor.
Şimdiden keyifli okumalar.
