Komünistlerin yani komünist düşünceleri savunanların yani temelde özel mülkiyetin olmadığı ve tüm malların ortak kullanımına dayanan bu sistemin savunucularının en önemli yapıtları olarak addettikleri belgenin dili çevirisinde bile beni şaşırtmadı. Sanırım belagat ve retorik onların her dilde vazgeçilmezleri olmuş. Düşülkesel, kenter, Saltık, tekerklik, lafu güzalf gibi tdk sözlükte bulunmayan kelimelerle geçen yaklaşık 40 sayfa boyunca anladığım tek şey, iktisadi teoriler anlamında fikir üretmekten aciz kalmış bir zihnin gevelemeleri yüzünden vakit kaybediyor olduğumdu. Bana kalırsa Marx’ı, marxı değil fikirlerini anlamak için daha iyi kitaplar var. Bunu da dönüp bir de Marx ne yazmış diye okumak isterseniz okuyun. Ailenize eşinize işinize düşkün olmanın, aslında sınıf savaşlarından kaynaklandığı gibi fantastik fikirlerle dolu bir eser nerden baksanız eşine az rastlanır. Yalnız sonra bir de Marxın hayatını okuyun. Kendisi Londra sokaklarında elimizdeki eserlerini rahatça bastırıp kapısını kimse çalmazken, fikirlerinin yüceltildiği SSCB de insanlar Stalin rejimini sadece eleştirdikleri için Sibirya bozkırlarında 15 yıl arpa lapası yemeye gönderilmiştir ama bu buradaki incelememizin konusu dışında.