Ama kalem düşürmüşler dedim ve yerden aldığım mavi kalemi gösterdim. Gülerek, kesin bitmiştir dedi. Kontrol ettim, hayır yazıyordu ama güneşe tutunca şeffafından bitmek üzere olduğunu anladım. Olsun dedim, senin uzun hayatının kısa hikâyesini yazmaya yeter.
Nokta.
Hikayeye nereden başlayacağımı iyi biliyorum. Şunu da belirtmek zorundayım, ne siz beni gördünüz ne ben sizi tanıyorum. Anlattıktan sonra defolup gideceğim yani. Anlatmasam deli olmazdım ki zaten deliyim.
“Samuel ve Onnig’e ne oldu , diyeceksiniz. Hatta bunu biraz sert bir ifadeyle de sorabilirsiniz. Ama siz okurların alışmadığı bir şey var ; o da , yazarlığın , her şeyi ifşa etmeyi düstur etmiş acar muhabirlikten çok farklı olduğu.”