"Hayatta öyle yaralar var ki, ruhu inzivadayken cüzam gibi yer, kemirir."
Daha ilk cümlede duraksadım. Zaman, mekan kavramını tamamen yok sayan, insanı duvarda beliren gölgelere kilitleyen, acabalar, korkular, cesaret, kaygı ile harmanlanmış bir ruha çeviren, kaçmak isterken olan biten her olayın merkezine koşarken buldum kendimi. Ölüm ile yaşam arasındaki o kavgaya şahit ediyor yazar bizi. Üstelik baştan mağlup olduğunu bile bile girilen bir kavga...
Kör Baykuş'u okumadan önce ruhen hazır olmak gerekiyor. Zira, buna fazlasıyla ihtiyacınız olacak. Kitap, etkisi kolay kolay aşılabilecek bir serüven değil. Bitirdikten sonra aklınız cevabı olmayan bir sürü sorulara maruz kalıyor. Şimdi aklımda cevap bekleyen en kıymetli soru: Gördüğümüz her şey, gerçekte var mı?
Keyif kaçırsa da, ruhu binbir ıstırap dolu hallere soksa da okunmasını kesinlikle tavsiye ediyorum. "Tek korkum, henüz kendimi tanımamışken, yarın ölüvermek!" diyor yazar kitapta. Tanışın kendinizle ölmeden önce.