Ne dipdiri olduğumu, ne de ölmüş oldugumu hissediyordum, bu korkunç bir şeydi. Öyle bir canlı cenazeydim ki, ne dirilerin dünyasıyla bir bağım vardı, ne de ölümün unutulmuşluğundan ve huzurundan istifade ediyordum.
Bana öyle geldi ki ayağımı oynatsam dengemi kaybedecektim. Bir tür baş dönmesi oluştu. Yeryüzü ve içindekiler ölçüsüz biçimde benden uzaklaşmıştı. Yer sarsılsa veya bir yıldırım düşse de aydınlık ve huzurlu bir dünyada yeniden doğsam diye arzuluyordum gizlice.