’Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.’’
bu cümleyle başlıyorsunuz kitaba. Cümleyi defalarca okudum. Sardı sarmaladı beni. Büyük etki bırakıyor insanın ruhunda. Başından içine çekiyor insanı. İnce görünümlü, hemen biter diye düşündürüyor insana. İnce ama anlamı yoğun, derin etkiler bırakan bir kitap. Herbir cümle ayrı etki bırakıyor insana. Okuyorsunuz üzerinde düşünüyorsunuz. Tekrar okuyor tekrar düşünüyorsunuz. Şu zamana kadar okuduğum en etkileyici kitaplardan biriydi. Yazar gerçekte intihar ederek yaşamına son vermiş ve bu kitabında da “ölüm” kelimesini çokça kullanmış, ölüm temasını çokça işlemiş. Kitabın sonunu önce okursanız hem yazar hem kitap hakkında daha çok bilgi sahibi olmuş oluyorsunuz. Mutlaka okunması gereken klasiklerden biri diye düşünüyorum. Üzerinde düşünülmesi gereken çokça cümleler var.
Özellikle yazarın şu satırları fazla etkiledi beni:
“Hayat hikayemde önemli bir şey yok. Başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım; başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim mi seviniyorlardı... bırak gitsin, yaramaz! Çevrem böyle görüyordu beni; haklıydılar belki de... "