Aaaah şu korku! Ne güçlü bir duygu. Üzerine binlerce dinlerin türediği, savaşların ürediği, türlerin neslinin tükendiği, doğayı dönüştüreyim derken ozonun eridiği...
(Spoiler) Zweig, kocasını aldatan bir kadının yakalanma korkusunun histerik kabuslarına kalem uzatmış. Adam karısını o kadar çok sever ki, kiralık bir kadın tutar ve karısına şantaj yaptırarak evine ve çocuklarına tekrar bağlanacağını düşünür. Kiralik kadın her defasında karısını tehdit ederek para koparır. Kocasının hesap edemeyeceği şey işlerin daha çok sarpa sarmasıdır. Kadın bir gün bu korkuyla intihar mı edecek yoksa kocası tüm yaptıklarını itiraf mı edecek?
Zweig' ın bazen insanüstü bir empati yeteneğinin olduğunu düşünüyorum. Karakterlerin beyninde yaşayan anormal bir üstad.
Ahlaksal durumları bir yana koyarak... Kadının kocasını aldattığını bile bile karısına böyle bir planı kurguluyor oluşu nasıl bir durum? Bunu sevgi diye mi açıklamalı yoksa adamın acizliği diye mi? Neden aldatırız, neden aldanırız? Aldananın haksız olduğu durumlar da var mıdır? Biyolojik çok eşlilik, kültürel tek eşliliğin önüne mi geçiyor sosyolojik evrimsel süreçte?
Sorular cevaplamak üzere sorulmamıştır...
~~Keyifli okumalar~~
~~Kitapla kalın~~