Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.13
Korkunun Felsefesi
Lars SvendsenKorkunun Felsefesi Yorumları ve İncelemeleri
Korkunun Felsefesi yorumları ve incelemelerini, Korkunun Felsefesi kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Korkunun Felsefesi puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.810 üzerinden
"Bebeğim, işte karşında yine korku Son yine yakın."
Her gün toplumsal korkuların tezahürlerini görüyoruz ve en son hane halkı tehlikesi veya artan terör tehdidi seviyesi hakkındaki günlük haberler sürekli olarak yaklaşan kıyamet hissini besliyor.
Bir Korku Felsefesi'nde Lars Svendsen, korkunun modern yaşamın her yönüne nasıl ve neden nüfuz ettiğini araştırırken, bu güçlü duygunun altında yatan
"neden aşk titretemiyor yüreğimi korku gibi?"
yazar korkunun tanımını, avantaj ve dezavantajlarını, medyanın korku üzerindeki etkisini, korku ve politikanın ilişkisini bütün bunların toplumdaki yerini anlatmaya çalışmış. birçok düşünürden alıntı yapıp bunlar üzerine de kendi düşüncelerini ekleyip ortaya çok güzel bir kaynak çıkarmış. bazı kısımları çok yorucu anlaşılması zor olsa da genel olarak kolay anlaşılır herkesin anlayabileceği bir kitap.
Günlük yaşantımızda çevremizi kuşatan, zihnimizi son derece meşgul eden 'Korku' hakkında çok şey öğreneceksiniz. Yazar korkunun tüm duygulardan daha güçlü olduğundan ve korkunun tek korkusunun da 'Umut' olduğundan bahsediyor.
192 syf.
8/10 puan verdi
Öncelikle kitabın oldukça akıcı olduğunu söyleyebilirim. İsminden de anlaşıldığı gibi yazarın incelediği temel şey, korku. Kitapta birçok değişik isimden alıntılar, sayısal veriler, yapılan araştırmalar vb. görmek mümkün. Korkuyu o kadar derinlemesine ve detaylı bir şekilde incelemiş ki, gerçekten kitabın ciddi bir araştırma ürünü olduğunu her
Dünyaya hakim olan korku kültürü hakkında daha evvel duymadığınız şeyleri sizlere söyleyebilecek bir kitap.
Kitabın içeriğine dair bir şeyler yazmaya başlasam sayfalar sürer. Korku duygusunun tüm boyutlarını okuyorsunuz kitapta. Yazar pek çok düşünür ve sanatçıdan alıntılar yapmış. Üzerine kendi düşüncelerini de eklemiş. Korku hakkında oldukça kapsamlı bir kaynak çıkmış ortaya. Kitabın bazı kısımları yorucu olsa da içerik son derece ufuk açıcı. Bazı pasajları okuduktan sonra yürüyüşe çıkıp düşündüğüm oldu. Hayatımda ilk kez duyduğum ve gayet makul olan düşüncelerle karşılaşınca afalladım.
İçinde yaşadığı toplumu ve dünyayı tanımak isteyen kişiler bu eseri okumalı. Politikaya, ilişkilere ve kendinize olan bakış açınız değişebilir. Bu nedenden dolayı Korkunun Felsefesi çok tehlikeli bir kitap. Ayağınızı denk alarak okumanız gerek.
Merhaba,
Bir kitaba inceleme yazarken, ki çok fazla yaptığımı söyleyemem, ya da yapmayı düşümdüğümde sanki hep kitabın iyi yönlerini ön plana çıkarmam gerekiyormuş gibi hissediyorum, sanırım bu da inceleme yapmamı engelleyen en büyük zindancım. Ben reklamcı değilim ki ürünü pazarlayayım diyorum ve inceleme yapmaktan anında vezgeçiyorum genelde, zaten reklamları da pek sevmem. Kitap öyle hoş ki felan diyecek değilim çünkü değil. Bir derleme eser gibi. Bu eserin yazar neresinde bilemiyorum. Sanki çeşitli ağaçlardan yapılmış kütükleri biraraya getirmiş gibi yazar, da bir zannatkar olduğunuzu bilmiyordum çok sayın yazar beyefendi. Belki bu benim hatamdı ama özgün bir eser görmek isterdim, toplama bir eser değil. Bu öyle dünyanızı değiştirecek bir eser değil tabii ki zaten öyle bir eserde yoktur dünyanız değişirken değişimle aynı yönde sürüklenen kitaplara atfettiğimiz bu itham onların salt değerini değiştirmez ki, öyle değil mi? Kitabı okumayın efendim, elbette böyle bir şaçmalığa sürüklenmeyeceğim ama yine de daha güzel kitapların olduğunu söyleme cüretine de düşmekten kendimi alamıyorum. Kabul düştüm ama şaçmalık bataklığına değil kabul edin, belki geveleme, olabilir bu. Kendinize iyi bakın...
Birçok ünlü düşünürün sözleri, sayısız anket ve sonuçları, yaşananlar güncel ve çok eskiye dair olayları ele alışı ve bunların hepsini çok tutarlı bir şekilde 'Korkunun Felsefesi'ne sığdırmak...
Gıda sektörü, terör, salgınlar, din, ırk, ekstrem sporlar ve daha birçok uç noktadaki korkuları ele alıp bir konuda farklı görüşlere sahip iki önemli isimlerin fikirlerini ortaya koyarak kendi fikirleriyle ifade etmiş.
Norveçli yazarın bu kitabı hazırlarken değindiği kaynakları sayamadım. Gerçekten üzerinde çalıştığı çok açık.
En çok etkileyen noktalardan biri ise, diğer yazarlar gibi belli bir konu hakkında sadece kitap tavsiyesi vermeyip aynı zamanda film önerisi yazması, konuyla bağlantılı olan yani mesaj içeren filmleri belirtip konusu için ufak bir paragraf yazması. Hatta, şarkılara değinip bu şarkıdaki bu söz bu konuyu özetlemiş demesi de yazarın renkli bir kişiliği olduğunu gösteriyor.
Kitap her ne kadar yoğun olsa da, beni çok bunaltmadı.
Son olarak çevirmen Murat Erşen'e değinmek istiyorum. En az yazar kadar çok başarılı bir iş çıkarmış ki böyle spesifik konular içeren bir eseri düzgünce çevirmesi takdire şayan.
Sonuca gelirsek, birçok çıkarımda bulunabileceğimiz başarılı bir kitap çıkarmış Lars Fr. H. Svendsen. Okumanızı tavsiye ederim.
Ne zaman kafamda "korku" sözcüğünü canlandırsam, hemen ardından "korkusuzluğu" ve aslında bunun nelere yol açabileceğini düşünüyorum. Sanıldığının aksine, korku; hala hissedebilmekte oluşun güzel bir göstergesidir. Kendi kendinin dilini yiyen, soğuğu hissedemeyip donarak ölen veyahut acı nedir bilmeyerek ateşte kendini yakan CIPA hastalarını düşünelim. Korku kavramını algılayabilecekleri biyolojik bir mekanizmadan yoksun oldukları için ancak 20 yaşlarına kadar yaşayabiliyorlar. Yani temele indiğimizde, yaşayabilmemiz için öncelikle korkmak gerekir. Korkunun Felsefesi'nde, Svendsen yükü üstümüzden alıp, bize bu duyguyu irdelememize; hayatta kalma dürtüsü olarak korku, politik korku, medyatik korku, sinematik açıdan korku gibi mukayeselerle yardım ediyor. Ve günün sonunda fark ediyoruz ki: İnsan sahiden de, olumlu/olumsuz bütün duygusal repertuvarını deneyimlemek istiyor.
Korkuya dair güzel bir çalışma olmuş. Yazar korkuyu sadece maddi bir şey olarak değil, fenomenolojik olarak da incelemiş. Korkunun müspet ve menfi sonuçlarına dair bölümler olmasıyla konuyu günümüze çekmiş diyebiliriz. Yazarın kullandığı kaynaklara da göz atmanızı -gerek konuyla alakalı olsun, gerekirse konudan bağımsız olsun çok faydalı bilgilere ulaşabilirsiniz- öneririm. Tabi ki yazara katıldığım konular olduğu kadar katılmadığım konular da vardı ama benim eksiklik olarak gördüğüm temel nokta, yazarın sadece Avrupa ve Amerika'ya hitap etmesiydi büyük ihtimalle yazarın hedef kitlesi Avrupa ve Amerika olduğu için böyle bir strateji izlemiş olabilir. Alıntılar çok hoşuma gitti, ne çok baydı ne eksik kaldı diyebiliriz. Kısacası; zevkle okuyabileceğiniz güzel bir kitap.
Yazarla bazı noktalarda ayrılsak da kitabı genel olarak sevdim. Alıntılar, kitabın kendi içindeki yazım bütününe uygun. Kitap, korkunun nasıl pazarlandığını; ona nasıl maruz kaldığımızı anlatılıyor. Hem de düşünürler şöleniyle..
“Korku ve risk perspektifi kurbanlara ihtiyaç duyar. Sorun, her şeyi korku bakış açısından görüyor olmamızdır. Bazı tehlikeler manşet olarak seçilir, diğerleri ise dışarı da bırakılır. Risk toplumu korku kültürüdür. Belirsizliklerden beslenir. Yazarla burada ayrılıyoruz; yazara göre Risk toplumunda korku herkes için. Bir ayrım olmadan herkes tehlikede..” (Svendsen) Ben bunun bir ilizyon olduğunu düşünüyorum.
“Dışarıdan bakıldığında, risk herkes için eşitmiş, etkileri de rastgeleymiş gibi görünür; fakat risk oyunundaki zararlar hilelidir; kaç kaç geleceği daha zarlar atılmadan bellidir. Toplumsal eşitsizlik ile felaketlerde zayi olmak arasında selektif bir ilişki vardır; bu felaketler “doğal” ya da insan eliyle yapılmış olsa da olmasa da durum aynıdır, gerçi iki halde de zararın önceden tasarlanmış ve kasıtsız olduğu iddia edilir. Eşitsizlik merdiveninin en alt katında ikamet etmek ve insan eylemlerinin ya da doğal bir afetin “ikincil kurbanı” olmak arasındaki etkileşim, mıknatısların zıt kutuplarındaki gibidir: birbirlerini çekerler.”(Bauman)
Çaresizliğimiz insan eliyle yaratılmış ..
Korku; iktidarın en eski aracı, bir uzvu gibi, bastırmak; denetlemek; sindirmek için sığınılan yegane liman. Aynı zamanda büyük bir sermaye.
Peki biz neden korkuyoruz? Korkularımız kimleri cezbediyor?
Güvenli güvensizlik kaç özgürlük ediyor?
Korkunun Felsefesi
Korkunun felsefesi, korkunun zihindeki yerinden yola çıkarak, toplumlardaki etkisine kadar kadar korkuyu oldukça geniş ölçekte inceliyor. "Birşeyden kaçtığımız için mi korku duyarız, yoksa korktuğumuz için mi kaçarız, toplumun bir bütün halinde kalmasında korkunun etkisi nedir, korku neden çekici gelir" gibi sorular ile korku konusunu irdelenmekte ve sıkça konuyla ilgili filozofların düşünceleri değerlendirilmektedir. Ayrıca kitap oldukça akıcıdır.