Oğuz Atay'ın 8 öyküsünden oluşan bu kitapta en çok dikkat çeken öyküler zannımca "Beyaz Mantolu Adam" ve kitapla aynı ismi taşıyan "Korkuyu Beklerken" öyküleridir, bireyin topluma yabancılaşması yine aynı şekilde toplumun bireye tepeden bakmasıyla anlam kazanır bu iki öyküde, özellikle "Beyaz Mantolu Adam" için bunu söyleyebiliriz, "Beyaz Mantolu Adam" konuşmaz, farklıdır, toplumun dayatmaları içinde aykırılığı benimser, bu da toplumdan soyutlanma isteği ile ya da daha çok toplumun bireyi soyutlaması ile açıklanabilir, Korkuyu Beklerken için de söylenebilir ki kişi kendinden bile kaçmak ister, aldığı bir mektupla hayatı değişir, zaten statik olan hayatı eve kapanmasıyla devam eder, kendi kendisiyle çatışır, en çok da topluma yabancılaşır, toplumun olağan bir bireyi olmak için yine de elinden geleni yapar ama başaramaz yine yalnızlığı ve aykırılığı ile kalır.
Elbet yazacak çok şey var ama buraya elbette sığmaz, kitaptaki son hikaye olan "Demiryolu Hikâyecileri – Bir Rüya"dan bir alıntı yaparak yazıyı bitirelim :) "Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?"